Bazı geceler, yaralarımızın üstünü örter, bazı geceler aldığımız nefes bile bizi zehirler.
Yalnızlığı sadece dört duvar içinde değil etrafımızda sayısız insan varken de yaşarız.
O kalabalığın içinde görünmez olduğumuzda boğazımızdaki o sessiz yumruyla…
Yalnızlık bazen bir unutuluş biçimidir. Bir zamanlar anlam taşıyan seslerin, artık bize ulaşmayan yankısıdır. Eskiden önem verdiğimiz şeylerin, başkalarının hafızasında silinmesiyle başlayan, içimize çöken o karanlıktır. Bazen de yalnızlık seni duymak istemeyen insanların arasında kalmaktır. Bir insanın konuşmaktan vazgeçtiği o andır bu an. Belki de sessizliğin en gürültülü hâlidir bu durum.
İnsan bazen anlatmaktan vazgeçer çünkü etrafında artık onu gerçekten dinleyecek bir insan kalmamıştır. Kalabalıklar birer dekora dönüşür, yüzler ise silik bir figürana. Senden geriye kalan bir eksik sandalye, yarım kalan cümleler ve kimsenin üzerinde hissetmediği ağırlığın senin omzunda taşınmandır.
Ve artık, tüm kalabalıklar içinde kaybolduğunu fark ettiğinde, içindeki sızıyla seni arayan hiç kimse kalmadığını da anlarsın.
Yorumlar
Kalan Karakter: