Topluma yansıyan olaylar, yargının kararları ve cezasızlık algısı…
Daha önce başka mecralarda da yazmıştım. Burada da yazmaya devam edeceğim. Toplum vicdanı hukuk sisteminden rahatsız. Hukuka uygun ama vicdana uymayan kararların, o kararların ardından uygulanan ceza infaz kurallarının değişmesini istiyor.
Deneyimli Siyasetçi Mustafa Sarıgül zaman zaman #affettürkiyem etiketiyle paylaşımlar yapıyor. Sarıgül gibi başka siyasetçiler de cezaevlerindeki mahkumlar için af çağrısı yapıyor. Toplumun yoğun tepkisiyle karşılaşınca da o konuyu gündemlerinden düşürüyorlar.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği adlı bir oluşumun verilerine göre 420 binden fazla kişi cezaevlerinde. Yakınları da başta sosyal medya olmak üzere birçok platformda siyasetçilere baskı yaparak af istiyorlar.
Bu 420 bin kişinin içinde elbette gerçek anlamıyla ‘kader mahkumları’ vardır. Borcu yüzünden, canını korumak için, çocuğunu taciz edeni şikâyet edip sonuç alamadığı için suça bulaşanlar var. Kıt kanaat biriktirdiği parasıyla açtığı ticarethaneye mafya grupları çökmek isteyince onlarla mücadele edip hapse girenler var. Hüküm giymemiş ama tutuklu yargılananlar var. İftiraya uğrayanlar var.
Bakın bir örnek… Kocaeli’de 3 Temmuz 2025'te gerçekleşen çifte cinayette, sahte dekontla dolandırıldığını iddia eden 70 yaşındaki İzzet Kalyon sokak ortasında Mehmet Canımoğlu (60) ve oğlu Aykut Canımoğlu’nu (30) tabancayla vurarak öldürdü. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Kalyon, cezaevine sevki sırasında kalabalık bir grup tarafından alkışlanarak uğurlandı. Kalyon’un defalarca kez Aykut Canımoğlu hakkında dolandırıcılık iddiasıyla şikayetçi olduğu da ortaya çıktı. Kalyon basına da dolandırıcılık olayını anlatarak çözüm aramıştı. İşte gerçek bir kader mahkumu.
Adalet geç çalışırsa ya da hiç çalışmazsa sokaklarda vatandaşlar kendi adaletini sağlamaya çalışıyor. Diğer yandan suç kariyeri inşa eden kişiler de yasal boşlukları ve sistemin hantallığını kendi lehine kullanıyor.
İşte sistemdeki yanlışlardan birisi: Açık Cezaevi.
Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde su kuyusunda cansız bedeni bulunan 17 yaşındaki Hasret Akkuzu’nun cinayet şüphelisi olduğu belirtilen Deniz B. (41), Aydın’da yakalandı. 2001 yılında 17 yaşındayken 4 kişinin öldürülmesi olayında tutuklanıp hüküm giyen, 2016 yılında tahliye olduktan sonra bu kez başka bir cinayetten tutuklanıp ceza alan Deniz B.’nin açık cezaevinde kalırken izinli çıktığı ve geri dönmediği bildirildi.
4 cinayet ve sonrasında tahliye. Sonra bir cinayet daha. Sadece 9 yıl sonra bir başka cinayet daha.
Başka bir örnek… Konya’da 2 ay önce izinli çıktığı açık cezaevine dönmeyen ve son 20 günde 10 evden 2 milyon liralık hırsızlık yapan Barış K. (39) yakalanıp, tutuklandı. Kökçü’nün 2011 yılında 42 hırsızlık suçundan işlem görerek tutuklandığı, cezasının bitmesine ise 3 yıl 4 ay kaldığı belirtildi.
İşte bir başkası daha… Çok sayıda suç dosyası bulunan ve Karabük Açık Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mehmet D. (41) 1 Ağustos tarihinde 10 gün izinli aldı. Daha önce ‘tehdit', ‘kadına karşı basit yaralama' ve ‘kasten yaralama' gibi suçlardan dolayı tutuklanarak cezaevine konulan Mehmet D.’ye eşi Semra D. ocak ayında boşanma davası açmış. Mehmet D., boşanma aşamasındaki eşinin evine gelerek kavga edip tartıştıktan sonra, evin küçük odasına kendilerini kilitleyerek, odayı ateşe verdi. İkisi de dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti.
Demek ki ceza infaz sisteminde bir sorun var. Cezaevleri ıslah etmiyor. Suç kariyeri inşa etmek isteyenler için cezaevine girmek bir ‘nam yürütme’ aracı olarak ödül bile sayılabiliyor. Tüm Türkiye’nin kalbinde derin bir üzüntüye sebep olan Mattia Ahmet Minguzzi cinayetinin failleri dahi içeride birbirlerine mektup yazarken, “Aslanlar gibi yatar çıkarız” ifadeleriyle yaptıklarından pişman olmadıklarını göstermişlerdi.
Cezasızlık algısının geldiği son noktayı göstermek açısından bu yazıyı hazırlarken karşıma çıkan ilginç bir haberi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Aydın’da 2 kişiyi vuran şahıs “İnsan vurduk, dolandırıcılık yapmadık ki” dedi. Annesine, “Ağlama ya bir buçukta geleceğim. Geleceğim ya” diyerek seslendi.
Sıradan insanların pikniğe giderken bu kadar rahat olamadıkları bir Türkiye’de suçluların rahatlığı işte bu seviyede.
O halde Türkiye’de cezaevlerinin ıslah etme ve topluma kazandırma misyonuna odaklanmak, toplumun güvensizlik duygusundan kurtulmasını sağlamak, suçlular için cezaevlerinin çekinilecek bir yer olmasını sağlamak gerekiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: