“AFYONKARAHİSAR’IN KADINANALARI”NDAN
“EMİNE NEVRİYE HANIM” -II-
Kıymetli okuyucularım. Mübarek Ramazan ayında sağlığınızın ve sofralarınızın bereketli, ibadetlerinizin makbul, dualarınızın kabul olmasını dilerim. Bugünkü yazımızda, “Afyonkarahisar’ın Kadınanaları”ndan “Emine Nevriye Hanım”ı tanımaya devam edeceğiz.
Bilindiği gibi ayetlerde, hadislerde, Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nde; Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mehmet Âkif gibi ediplerimizin eserlerinde kadın eğitiminin önemi üzerinde durulur. Önceki yazımızda hayatından söz ettiğimiz Emine Nevriye Hanım, Mehmet Âkif’in de söylediği gibi dünyaya getirdiği çocuğunu emzirmekle bile mükellef olmayan bir kadının, çocuğunu Türk-İslam terbiyesiyle yetiştirmek zorunda olduğunun bilincinde bir Türk kadınıdır ve Afyonkarahisar’ın kadınlarını bu anlayışla aydınlatmaya çalışmıştır. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz, gençlerimizin teminatı da kadınlarımızdır. Kadınlarımız iyi yetiştirilemezse gençlerimiz de iyi yetiştirilemeyecektir. Hayatın her evresinde söz sahibi olması gereken kadının toplumdan uzaklaştırılmaması gerekir. Yıllardan beri kadın toplumdan uzaklaştırılmış; İslam’ın özünden habersiz şekilci yobazlar tarafından -hem de din adına- kadının okuması engellenmiştir. Hâlbuki kadın ailenin, yuvanın, sosyal hayatın ve milli birliğin tesisinde temel taşıdır ve geleceğimizin teminatıdır. İslam’ın özünü bilen; ahlaka, akla, ilme, gençliğe ve kadına önem veren, Mevlevi terbiyesi ve kültürüyle yetişmiş Nevriye Hanım kadınların iyi yetiştirilmesi, muhakkak okutulması, tahsil yaptırılması gerektiğine inanmış ve bu doğrultuda çalışmıştır. Kadınların eğitimine büyük katkı sağlamış, okumaları için onlara yol göstermiş ve okuma-yazma bilmeyenleri imkânı ölçüsünde okutmuştur.
Emine Nevriye Hanım müzikte, eğitimde ve Mevlevilik yolunda başarılı olduğu kadar ev işlerinde ve yemek konusunda da maharetli bir Türk kadınıdır. Torunu Ahmet Veysi Nurbaki’nin verdiği bilgilere göre daha dokuz yaşlarında iken tek başına gözleme yapmayı, sonraları su böreği, baklava ve mantı açmayı, öğrenmiştir. Maharetli elleriyle, Afyon’a yerleştikten sonra da katmer, ağzı açık, bükme yapmaya başlamıştır. Misafiri çok seven Nevriye Hanım’ın sofrasından misafir eksik olmazmış. Her işte olduğu gibi yemeğe de Besmelesiz başlanmaz imiş. İslam’ın ve Mevleviliğin özü itibariyle şiddete karşı olan Nevriye Hanım her şeyin sevgiyle çözümleneceğine inanmıştır. Mutfakta sebze ve meyve keserken bile hiç bir zaman başlarını keserek başlamaz imiş. Torunu Ahmet Veysi Nurbaki 13-14 yaşlarında iken bir gün mutfakta ninesine yardım etmek için karpuzu alır başını keser. Bunu gören ninesi üzülür ve torununa; “Biz Mevleviler sebze de olsa meyve de olsa baş kesmeyiz” diye uyarıda bulunur. Torununun, nasıl keseceğini sorması üzerine de yatay tutup öyle kesmesi gerektiğini söyler. Emine Nevriye Bakı (d. 1 Temmuz 1902) 78 yaşında iken 3 Ocak 1980 tarihinde Hakk’a yürümüştür.
Her başarılı erkeğin yanında başarılı bir kadının var olduğu bilinir. Eşi Edip Ali Bakı’nın, oğlu Haluk Nur Bakı’nın ve torunu Ahmet Veysi Nurbaki'nin başarısında da Emine Nevriye Bakı’nın büyük payı vardır. Aslen Nevşehirli olan eğitimci, araştırmacı, yazar ve şair Edip Ali Bakı Nevriye Hanım’ın eşidir. 1931'de Afyon Lisesi’ne öğretmen olarak atanmış, uzun yıllar Afyon Lisesi'nde öğretmen ve idareci olarak çalışmış, çok sevdiği bu şehre yerleşmiş; Afyonkarahisar’ın tarihi, edebiyatı, folkloru, kültürü üzerine araştırmalar yapmış, Afyon Halkevi'nin yayın organı Taşpınar dergisinin müdürlüğünü yürütmüş, şiirlerinde "Edib", düzyazılarında "Edip Ali", "Edip Ali Bakı", "Edip Ali Gökpınar", "Gökpınar" adlarını kullanmış bir şahsiyettir. Samimi bir Müslüman, hakiki bir Türk olan Edip Ali Bakı, eşi gibi Mevlevi kültürüne sahip biri olup, tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonraki yıllarda durdurulan, 17 Aralık 1951 yılında tekrar icra edilmeye başlayan ilk semâ törenine Afyonkarahisar'dan katılan heyet içinde yer almıştır. Sahip olduğu özelliklerini; "Müslüman'ım, Türk'üm. Muharip bir milletin torunu, kılıç sahibi bir Peygamberin ümmeti, muharebe görmüş bir vatanın evladıyım" diye anlatır. Ömrü okullarda ve kütüphanelerde geçen halktan, sicillerden, kitabelerden, yazma eserlerden ve diğer kaynaklardan hareketle 40 civarında kitap, 300 üzerinde makale yazan Edip Ali Bakı 2 Haziran 1959 tarihinde Afyonkarahisar’da vefat etmiştir.
İslam ahlakı, Türk kültürü ve Mevlevi terbiyesi ile yetişmiş inançlı ve aydın bir hanımefendi olan Nevriye Hanım'ın tesirinde yetişen şahsiyetlerden biri de oğlu Halûk Nurbaki’dir. Edip Ali Bey apartmanında komşum olan Ahmet Veysi Nurbaki'nin babasıyla ilgili olarak verdiği bilgilere göre 2 Şubat 1924 tarihinde Nevşehir'e bağlı Nar kasabasında doğan Haluk Nurbaki, ilk manevi eğitimi ve terbiyeyi çocuk yaşlarında iken Mevlevi terbiyesiyle yetişen ve Mevlevi dervişi olan annesi Emine Nevriye Hanım’dan alır. İlk, orta ve lise öğrenimini Afyonkarahisar'da yapan Halûk Nurbaki tıp alanındaki Üniversite eğitimini tamamladığı yıllarda İstanbul'da fizik, kimya, hadis alanlarıyla ilgili dersler alarak kendini fennî ve dinî alanda da yetiştirmiştir. Büyük Doğu Cemiyeti'ni kuranlardan olan Halûk Nurbaki Büyük Doğu dergisinde fennî ve dinî alanlarda yazılar yazmış, yurdun değişik yerlerinde doktor olarak görev yapmıştır. Halûk Nurbaki, 1954’te tabip olarak geldiği Afyonkarahisar'da babası Edip Ali Bakı'nın öğretmen olarak çalıştığı Afyon Lisesi'nde fizik, kimya, matematik dersleri vermiştir. 1961-1965 yılları arasında Afyonkarahisar milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisin'de bulunan; doktor, milletvekili, araştırmacı, yazar ve şair olarak tanınan Halûk Nurbaki 2 Haziran 1997’de İstanbul’da Hakk’a yürümüştür.
Edip Ali Bakı, Emine Nevriye Hanım ve oğulları Halûk Nurbaki bugün Afyonkarahisar Asri Kabristanı’nda pafta 16’da 140 numaralı kabirde metfundurlar. Allah, ülkemize ve Afyonkarahisar’ımıza yaptıkları hizmetlerden dolayı her birini cemaliyle mükâfatlandırsın inşallah. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.