DEVLET ADAMINI TENKİT
Yayınlanma :
05.07.2022 02:15
Güncelleme
: 05.07.2022 02:15
Osmanlı devleti zamanında yaşamış şairlerin bazıları bulunduğu mevki, yaptığı iş ve içinde bulunduğu ortam ne olursa olsun, haksızlıklar karşısında susmamış; memleketin saadeti, milletin refahı ve devletin bekası için devlet adamlarını-kul hakkına girmeden ve rencide etmeden-tenkit etmiş ve bir bakıma onları uyarmışlardır. Görülen aksaklıkların edebî ve fikrî bir üslupla dile getirildiği beyitlerden birini, önceki yazılarımdan birinin sonunda vermiş; beyitten hareketle devlet adamında bulunması gereken önemli hasletlerden birinin adaletli olması birinin de kul hakkına dikkat etmesi gerektiğini söylemiştim. Şairi bilinmeyen bir beyitte halka zulmetmenin doğru olmadığı, cezasını kendisi görmese bile evlâdının göreceği hatırlatılır:
“Halka gadr eyleyenin âkıbeti hayr olmaz
Kendi bulmazsa da bir gün olur evlâdı bulur”
Kadın divan şairlerimizden Fıtnat Hanım:
“Sakın nev-devletân-ı asırdan himmet hayâl etme
Abesdir dürr ümidin eylemek bahr-ı tasavvurdur”
derken, zamanının yöneticilerini kibar ve edebî bir üslupla tenkit eder ve onlardan himmet hayâl etmenin hayâl denizinden inci beklemekten farksız olmadığını söyler.
Şair Münip de zamanının ileri gelenlerini meyvesiz bir ağaca benzettiği beytinde; “Bu asrın kibarından (ileri gelenlerinden, yöneticilerinden) yardım beklemek, meyvesi olmayan servi ağacından meyve ummaktan farksızdır” der:
“Ümîd-i meyve etmektir nihâl-i servden lâ-fark
Kerem me’mûl olunmak şimdi bu asrın kibarından”
Edirneli Askerî’nin gönlüne seslendiği beyitlerde de şikâyet konusu aynıdır:
“Ey gönül a‘yân-ı devlet içre himmet kalmadı
Kimdem umarsın kerem ehl-i mürüvet kalmadı
Ey dirîğâ lutf u ihsânun kapusın yapdılar
Zikri hayr olsun dinür bir ehl-i devlet kalmadı”
Dîvân şiirinde hikemi tarzın üstadı Nabi, zenginlerin, devlet adamlarının halktan uzak oluşlarını ve halkı “bugün git yarın gel” düşüncesi ve kuru lâflarla oyaladıklarını “Zamanımız zenginlerinin garip himmeti var, insanları, su ve ekmeğe yer bırakmayacak şekilde söz ile doyururlar” şeklinde sadeleştirebileceğimiz beytiyle dile getirir:
“Garîb himmeti var ağniyâ-yı devrânın
Lisân ile doyurur âb u nâna yer kalmaz”
Beyitte şair kısaca “kuru lâfa karnım tok” demek ister.
Şair Haşmet de ince ve zarif bir benzetme ile insanların makam mevki sahibi olmalarıyla sözlerinin dinlenir olamayacağını belirtir:
“Kibâr-ı devlet olmağla kişi mîr-i kelâm olmaz
Girân kıymet-nigînin ekserinde nakş-ı nâm olmaz”
Haşmet başka bir beytinde devlet büyüklerine, yalan söylemenin dillerine dolanır olmuş, alışkanlık haline gelmiş olduğunu söyler:
“Olmuş kibâr-ı devlete vird-i zebân dürûğ
Hasret çeker lisân-ı fakîre hemân dürûğ”
Devletin bir vücut olarak tahayyül edildiği Sâmî’nin beytinde önceleri temiz olan vücudun (devletin) sonraları kirlendiği, hastalandığı, frengiye tutulduğu üzüntüyle belirtilir. Frengiye müptelâ olmanın hem hastalığa tutulma hem de millî değerlerden uzaklaşıp yabancılaşma olarak düşünülüşü güzel bir anlatımdır:
“Vücûd-ı nâzik-devlet ne pâk idi evvel
Dirîğ şimdi firengiye mübtelâ oldu”
Âdile Sultan da Hayriyye Hanım için yazdığı mersiyesinde:
“Gülmedi ömründe hiç görmedi zevk u rahâtı
Gül gibi açılmadan soldı vücûd-ı devleti”
dediği beytinde devleti bir vücut olarak tahayyül eder.
Şairi bilinmeyen bir beyitte de devletin yöneten ve yönetilenleri ile bir bütün olduğu; vücudun herhangi bir yerinde bir hastalık olduğu zaman vücudu meydana getiren bütün organların ıstırap duyduğu gibi, Sultanın da halkın ıstırabından habersiz olmaması gerektiği üzerinde durulur:
“Zahm-ı dilden kan akar bu çeşm-i giryân bî-haber
Memlekette fitne peydâ oldu Sultân bî-haber”
Vahîd, yukarıdaki görüşü desteklercesine devlet adamının, halkın ve devletin işleriyle uğraşmaktan rahatı bilmemesi gerektiğini söyler:
“Devlet ricâli râhatı hiç bilmemektedir
Râhat ricâl-i devleti hiç bilmemektedir”
Nevâdıru’l-Âsâr’da (Nevâdıru’l-Âsâr, hzl. Abdulkerim Abdulkadiroğlu-Mehmet Sarı, Ankara, 1998) Nef'i'nin bir beyti vardır ki, anlam itibariyle yaşadığımız yüz yıl için söylenmiş gibidir: “Tacı ve sarığı ile övünen, keli görünür (korkusuyla) başını açamaz” şeklinde sadeleştirebileceğimiz beyitte şair, makamıyla övünen, yaptığı kötülükler ve çirkinlikler meydana çıkar korkusuyla bir türlü bulunduğu makamdan ayrılmak istemez ve hep onunla övünür demektedir:
“Tâc u destâr ile tefâhür eden
Açamaz başını keli görünür”
Anlam itibari ile günümüz için de yol gösterici durumdaki bu beyit gibi Râşid-i Atîk’in bir beyti vardır ki, günümüz için söylenmiş gibidir. “Devlet”in makam, mevki olarak anlam kazandığı beyitte sıradan birisi için suç sayılan bir işin, makam sahibi birisi için suç sayılmaması, hatta güzel bir işmiş gibi değerlendirilmesi tenkit edilir:
“Cihânda devlet ider aybın âdemin mestûr
Günâh iderse de farzâ sevâbdır dirler”
Bu tezatı anlamak elbette mümkün değildir. Ama şair Râşid bunu anlamış gibidir:
“Erbâb-ı devletin görüp evza'ın anladım
Râşid, idermiş âdemi sahbâ-yı câh mest”
diyen şair, devletin ileri gelenlerinin hallerini yakından görünce, makam ve mevkiin insanı sarhoş ettiğini anladığını belirtir.
Bu konuda divan şairlerinin söylediği yüzlerce beyit var ise de fazla söze ne hacet diyerek devlet dairelerinin duvarlarına veciz bir söz olarak asılması gereken Beliğ’in; günümüz Türkçesi ile “Bilene (bilgine) eğri muamele, bilmeze (cahile) iltifat -etmek-devlete, devlet adamına yakışmaz” diyebileceğimiz devlet adamlarını uyarıcı beytiyle noktalayalım:
“Dânâya kec mu'âmele nâdâna iltifât
Düşmez efendi böyle edâ şân-ı devlete”
Beyitte Beliğ, sanatkârın, şairin ve yazarın aslî görevlerinden birini yerine getirmiş ve yanlış muamelede bulunan devlet adamını, “Bilgili, kibar kimselere eğri muamele; bilmez, cahil kimselere ise iltifat etmek devlet adamının şanına yakışmaz” diyerek uyarmış ve adaletli olmaya davet etmiştir.
Allah bu necip milleti adaletli devlet adamlarından mahrum eylemesin.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: