Toplumsal değişime ihtiyacımız var
Toplumun tamamına hitap edecek bir merhamet ve adalet anlayışına ihtiyacımız olduğu artık kesin bir kanıdır. Bu sebeple kadına şiddet, cinayet noktalarına ulaşmadan toplum olarak gereken müdahaleyi yapmalıyız.
Meydana gelen kadına yönelik şiddetin sebepleri olarak eğitimsizlik, bilinçsiz çocuk yetiştirmek, kötü çevre etkeni, aile bireylerinin çocuklarına kötü örnek olması gibi nedenleri sayabiliriz. Ancak bu durumu düzeltecek ve yön verecek olan da yine toplumun bireyleri olarak bizleriz.
Evli bir çift eğer anlaşamıyorsa bunun çözümü medeni bir şekilde yolları ayırmadır ve herkesin kendi yolunu çizmesidir. Doğru olanı budur. Fakat halen şahit oluyoruz ki böyle olması gerekirken eşler bunun yerine birbirlerinin hayatlarını karartmayı tercih ediyorlar.
Ülkemiz de son yıllarda kadına yönelik şiddeti önlemek adına birçok çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Fakat yine de bunun yeterli olmadığına üzülerek şahit oluyoruz. Bu açıdan toplumsal olarak da anlık bir şekilde bu tarz olaylara rast geldiğimiz anda gereken müdahaleyi yapmalıyız. Ya da Devletin gereken ilgili mercilerine bu durumu hemen bildirmeliyiz. Yaşadığımız toplum içerisinde neresi olursa olsun; çalışma ortamlarımız, evlerimiz, cadde, sokak fark etmeksizin bu konuya artık gereken önemi göstermeliyiz ve sessiz kalmamalıyız.
Artık şu anlaşıldı ki kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının önüne ancak bu şekilde geçilebilir. Bakıldığında devletimiz ne kadar önlem alırsa alsın bu tarz olayların sonu gelmeyecek ve can sıkmaya devam edecek. O yüzden gereken hassasiyeti anlık vermeliyiz, duyarsız kalmamalıyız.
Bu konu hakkında annelerin de üzerine düşen görevler bulunuyor. Anne evladını yetiştirirken çok dikkatli olmalı ve onların güzel ahlaklı olması için çabalamalıdır. Aile özellikle erkek çocuk büyütürken; sen erkeksin istediğini yaparsın, kızlardan daha üstünsün şeklinde algıları çocuklarının zihinlerinde oluşturmamalıdır. Sonucu düşünülemeyen bu büyük hata dahi ilerleyen yıllarda vahim sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Şiddet, kavga, aşırı devam eden uzun tartışmalar aile içi bir mesele değildir. Bu yüzden kulaklarımızı kapamadan daha duyarlı olmalıyız, yaşanan olaylara sadece üzülmek yerine çözümcü destek sağlayabiliriz.