Irkçılık bugün dünya üzerinde medeni olduklarını iddia eden birçok toplum ve devlet tarafından kınanan, sonuçları tarihsel örneklerle kabul edilen ve aslında yok edilmesi için daha çok çaba gösterilmesi gereken, bazı ırkların diğer ırklardan üstün olduklarını savunan yanlış bir görüştür.
Her insan eşit bir şekilde doğar, büyür, kısacası yaşar ve ölür. Herhangi bir kişi, bir üstünlükle dünyaya gelmez. Fakat hemen hemen dünyanın her yerinde üzülerek ara ara rastlıyoruz ki; bazı insanlar kendilerindeki özellikleri, taşıdıkları nitelikleri diğer insanlardan daha üstün ve farklı olarak görebiliyor.
Dil, renk, ırk, din, ekonomi gibi buna benzer ayrımlar bir insanı, başka bir insandan daha üstün bir konuma yerleştirecek yani onu ırkçılık yapmaya yönlendirecek ayrımlar değildir.
Taşıdığımız değerler, hayatta yaptıklarımız, insanlığa yararlı hizmetler aslında sınav içerisinde olduğumuz bu dünyadaki bizim kendimize yararımızın dokunacağı işlerdir.
Ve bunlar hiçbir şekilde bizi başka bir insandan üstün yapmaz. Hatta ve hatta toplum içerisinde ayrımcılık yaparak, bir sınıflandırma, bir gruplaşma ve ırkçılık yapmaya kadar meydana gelebilecek büyün yanlış davranışlar içerisine itmeye bir neden olamaz.
Kendi ülkemize geldiğimizde, zaman zaman insanların aklına neden bu kadar Suriyeli bizim ülkemizde? Sorusu geliyor.
Öncelikle herhangi bir insanın kendi ülkesini durduk yere ve kendi isteğiyle terk edeceğini düşünmüyorum. Suriyeliler ’de canlarını kurtarmak adına kendilerini sadece bizim ülkemize değil gidebildikleri tüm ülkelere attılar. Yani bu kararı mecbur oldukları için almak zorunda kaldılar.
Oradaki savaşı ve içinde bulundukları durumu görmezden gelmek de bir çeşit ayrımcılık olacaktır. Bu nedenle bizde ülkemizde en azından kendi adımıza bunun önüne geçebiliriz ve dünyaya iyi örnek olmaya gücümüz yettiğinde devam edebiliriz. Elbette onlarda bir gün kendi ülkelerine döneceklerdir.
Aynı zamanda bu demek olmuyor ki; ülkemizde zaman zaman meydana gelen olumsuz davranışları ve yaptıkları taşkınlıkları kabul etmek söz konusu elbette değil. Örneğin çalışma imkânı varken çalışmayıp boş gezerek ve üstüne çevreye zarar vermek doğru olduğunu savunduğumuz bir davranış biçimi değildir.
Fakat birkaç kişinin yaptığı bu olumsuz davranışları görerek tamamı böyle demekte yanlış olacaktır. Biz ırkçı bir millet değiliz. Dünyaya en güzel örnek bir ülkeyiz. Kısacası onların ülkemizin desteğine ihtiyacı vardı ve ülkemizin büyükleri onlara bu desteği verdi. Temennimiz en kısa zamanda onlarda kendi ülkelerinde kendi düzenlerine döneceklerdir.
Sonuç olarak, insanlara yönelik ilişkilerimizin hepsinde, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyma veya onu kendimiz gibi görme söz konusu olmalıdır. Bu kural, adaletli olmak dediğimiz bir Müslümanlık ölçüsüdür. Bunun üstündeki seviye ise, kardeşini kendisine tercih etme seviyesidir. Bu ilke, insan onuruna gösterilebilecek saygıyı ifade eden en üst derecelerden biridir. Bu kural, aynı zamanda iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmanın da temel bir göstergesidir.
Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler, ırkçılığı, ırk üstünlüğünü kesin olarak reddetmektedir. Bir âyet-i kerim meali ise şu şekildedir:
(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat 13] (Takva, Allahü Teâlâ’ya inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmektir. Kısaca haramlardan sakınmak demektir.)
O halde insanlığı felakete götüren en büyük hastalıklardan birisi ırkçılıktır. Onun için yüce dinimiz İslam, ırkçılığı en keskin ve şiddetli vurgularla reddetmiş, onu lanetlemiştir. Irkçılığın panzehri de insan sevgisidir.