Aile toplumumuzun en önemli yapılarından birisidir. Aile içinde eşlerin birbirlerini sadece ve sadece Allah rızası için sevmeleri çok önemlidir. Çünkü birbirlerini Allah rızası için sevenler, birbirlerinin kusurlarını görmezler, görseler de örtmeye çalışırlar. “Yaratılanı sevelim yaratandan ötürü” diyen Allah dostunun sözünü gönüllerine kazımaya çalışırlar. Hal böyle olunca da eşler arasında çatışma ortamı vuku bulmaz.
Aile içinde eşler arasında münakaşa, çatışma, kavga ve küfür olursa bu da çocukları olumsuz bir şekilde etkiler. Durum böyle olunca ileride o ailenin çocukları da evlenince anne ve babaları gibi didişmeye başlarlar ve ailede huzur yok olur.
Hiç şüphesiz ki eşlerin birbirine sevgi muhabbetle davranması o ailedeki çocuklarına da olumlu etki yapacağı şüphesizdir. Çocukları da anne ve basandan neler gördüyse evlendiğinde onlarda aynısını yapmaya çalışacağı aşikârdır. Şu atalar sözü boşuna söylenmemiş: “Görgülü kuşlar, gördüğünü işler.” Çocuğun küçük yaşlarda aile için de alacağı eğitim binanın temeli niteliğindedir. Çocuk küçük yaşlarda haramı-helali, günahı-sevabı, edebi, Allah’ı, Peygamberi, Abdesti, namazı, muhabbeti, sevgiyi, saygıyı, tatlı dilli güler yüzlü olmayı, yalan söylememeyi anne ve babasından öğrenirse ömür boyu mutlu ve mesut olur.
Yine; “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” Diyen atalarımız bu sözü boşuna söylememişler. Diğer taraftan anne ve baba çocuğun birinci sınıf öğretmenidir. Yedi yaşına kadar çocuğun bir numaralı öğretmeni anne ve babasıdır. Çocuk o yaşlarda ne öğrenirse kalbine ve gönlüne işler ve ileride o davranış ve tutumları sergilemeye çalışır.
Bugün toplumumuzda ayrılan eşlerin çocuklarına baktığımızda ortalığın darmadağın olduğunu görürüz. Bu çocuklarda sevgi, saygı, mutluluk, birlik, beraberlik, hoşgörü duyguları gelişmemiş olduğundan çocuklar hiçbir zaman mutluluğa adım atamıyorlar v e hiçbir kimseyi canı gönülden sevemiyorlar v e hiçbir kimseye bağlanamıyorlar. Boşanan eşlerin çocukları evlendiklerinde bile mutluluk yüzü göremiyorlar. Anne ve babaların vebal altına girmemeleri için birbirlerini sadece ve sadece Allah rızası için sevmeleri gerekir. Hal böyle olunca hatalar görünmez, görülse bile hemen izale edilir, eşler arasında hiçbir şey olmamış gibi hayat tatlı bir şekilde sürer gider.
*****
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “Sana Allah yolunda kimlere ve ne harcayacaklarını sorarlar. De ki: İnfak edeceğiniz mal anne, baba, akrabalar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmış gariplere verilmelidir. Hayır olarak daha ne yaparsanız Allah muhakkak onu bilir.”
(Bakara Suresi: 215)
&&&
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: “ İnsan kıyamet günü şu dört şeyden sorulmadıkça hiç bir yere adım atamaz:
1-Ömrünü nerede geçirdiğinden. 2-Gençliğini nerede harcadığından.
3-İlmi ile ne gibi amel işlediğinden. 4-Malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından.”
&&&
HZ. SALİH PEYGAMBERİN DEVESİNİ ÖLDÜRENLER
NASIL HELAK OLDU?
Hz. Salih’in kavmi Semud, Allah’a inanmıyor, büyüklük taslıyor, Salih (a.s.)’a inananları küçük görüyordu.
Her peygamberin bir mucizesi vardır. Hz. Salih’in mucizesi de bir deve idi.
Salih Peygamber (a.s.) kavmine devenin Allah’tan onlara bir işaret olduğunu, ona dokunmamalarını, serbest bir şekilde dolaşmasına karışmamalarını söylemiş, onlardan bir gün devenin bir gün ise kendilerinin olan su hakkına riayet etmelerini istemişti.
(Şuara 26/141-159)
Deveye dokunmamaları uyarılarına rağmen inanmayanlar deveyi hunharca öldürdüler.
Aslında deve bir imtihan aracı idi, maksat onların ilahi buyruklara itaat hususundaki niyet ve kararlılıklarını denemekti.
Kur’an’da eski toplumların hak dini kabul etmemekte direnip büyüklük taslayan zorbalar hakkında kullanılan müstekbir tabiri, Semud kavmi için kullanılmıştır.
Zorbalıkları Hz. Salih’e inananları küçük görmeleri, Salih (a.s.) ile beraberindekilere tuzak kurma planları, savunmasız bir devenin bile hakkını gasp edip onu öldürmeleri ile aşikar olmuştur.
Semud kavmi b.ir çığlık ile helak olmuştur. Şuara Suresi 158. ayette şöyle ifade edilmiştir. “ Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir aüyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.” Engin ÖNDER
&&&
GÜNAH HASTALIĞININ REÇETESİ
Hiç şüphesiz ki her bir insan günah işlemeye meyillidir. Yapısı itibariyle buna müsaittir. Hiçbir insan mükemmel değildir ve mükemmel olamaz da. Bunun içindir ki kendini bilen insan yatmadan önce tefekküre dalarsa hatalarına, kusurlarını, günahlarını ve sevaplarını ölçmeye, tartmaya bakarsa bu kendisi için mutluluk kaynağı olur. Bir daha günah işlemeye söz verir kendi kendine. Hal böyle olunca bütün insanları hatalarıyla ve kus urlarıyla kabul ederek ve affederek Allah rızası için sever çalışır.
İlk etapta düşündüğümüzde her bir insan günah işlemeye meyillidir. İyi insan, güzel insan günah işleyince hemen tövbe istiğfar edendir.
İşte günah hastalığının güzel mi güzel bir reçetesi. Alıp uygulayanlara aşk olsun, Allah onlardan razı olsun.
-İşe Ya Allah, bismillah diyerek başla.
-Tövbe kökü ile istiğfarı sevgi ve muhabbet yaprağını karıştır.
-Kalp havanında tevhid tokmağı ile döv.
-İnsaf ve merhamet eleğinden geçir,
-İhlas ve gözyaşıyla iyice yoğur,
-Aşk ve muhabbet fırınında pişir.
-Ve sabah-akşam bol miktarda ye.
***
KIR BELİNİ ŞEYTANIN
Yandım Allah demeden,
Sar belini şeytanın.
Haram lokma yemeden,
Kır belini şeytanın.
Ucun ucun sürünür,
Her kılığa bürünür,
Sana hoşça görünür,
Kır belini şeytanın.
Yaşı akıt özünden,
Hiçte dönme sözünden,
İman aksın özünden,
Kır belini şeytanın.
Nice insan arını,
Hakk’a harca varını,
Hiç düşünme yarını,
Kır belini şeytanın.
Haydi kırpma gözünü,
Kurşuna diz özünü,
Tutup durma sözünü,
Kır belini şeytanın.
Kalbin gözü açılsın,
Etrafa nur saçılsın,
Sırat tezden geçilsin,
Kır belini şeytanın.
Korkmaz der ki, fertleri,
Yumuşatın sertleri,
Paylaşarak dertleri,
Kır belini şeytanın.
Şaban KOKMAZ
&&&
AMHED-İ CAMİ HAZRETLERİ
Ahmed-i Cami Hazretleri, önceden okuma yazma bilmez bir ümmi bir kimse idi. Yirmi iki yaşında iken tövbe etmek nasip oldu. O yaşa kadar arkadaşları ile zevki sefa içinde yiyip içerdi. Bir gün içki getirme sırası ona geldi. Bulundukları yerde kırk küp içkileri vardı. İçki almak için gidip baktığında hiçbirinde şarap bulamadı. Şaşırıp kaldı. Sonra merkebi ile şarap için bağa gitti. Oradaki şarapları merkebe yükledi. Merkep yürümemekte direndi. Hayvana şiddetle dövmeye başladı. Sonra birden,
-Ahmet! Niçin hayvanı incitiyorsun? Onu biz yürütmüyoruz. Biz irade etmeden yürümeyeceğini bilmiyor musun? Arkadaşların özrünü kabul etmezse, biz kabul ederiz, diye bir ses işitti. Hemken yere kapandı ve,
-Ya Rabbi” Tövbe ettim. Bundan sonra hiç şarap içmeyeceğim. Emrinle merkep yürüsün. O insanlara mahçup olmayayım, dedi. Merkep yürümeye başladı. Arkadaşlarının yanına vardı, şarabı önlerine koyduğunda, arkadaşları ona,
-Sen de iç, dediler. Ahmet,
-Ben tövbe ettim, dedi, Fakat içirmek için ısrar ettiler. Aniden kulağına yine bir ses geldi:
-Ya Ahmet! Ellerinden al, iç ve içtiğin bardaktan onlara da içir, diyordu. Hemen alıp içti; şarap bal şerbeti olmuştu. Allah Teala’nın kudreti ile şarap şerbete çevrilmişti. Orada bulunanlara da tattırdı, hepsi tövbe ettiler ve dağıldılar. Ahmet KAPLAN-Araştırmacı-Yazar
&&&
KALBE SİRAYET EDECEK BİR NASİHAT
Bir kimse Hasan-ı Basri (k.s.) Hazretlerinden faydalı bir nasihat istemişti. Ona:
-Bağlı olanı aç, açık olanı da bağla, buyurdu. O kimse,
-Bununla ne söylemek istediğinizi anlamadım, deyince Allah dostu şöyle dedi:
-Kesenin ağzını aç, olabildiğince cömert ol. Dilini de kapalı tut, kimsenin gıybetini yapma, lüzumundan fazla konuşma. Kalbini de sevgi ve muhabbetle doldur.
&&&
ÇOK GÜZEL BİR BEYİT:
Namaz sancıma ilaç, yanık yerime merhem,
Onsuz ebedi âlem benim olsa istemem.
Necip FAZIL
&&&&&&
DOMATES SUYUNUN FAYDALARI
Mümkün olduğu kadar günde en azından bir bardak domates suyu tüketmeye bakınız. Domates organik olursa daha iyi olur. Yazın köy domateslerinden alıp onları şişelere doldurup havalarını aldıktan sonra bir yıl boyu saklayıp kullanmak mümkündür.
Uzmanların söylediğine göre işte domates suyunun faydaları:
-Kanseri önlemeye yardımcı olur.
-Sindirime destek olur.
-Kötü kolesterolü düşürür.
-Kanın pıhtılaşmasını önlemeye yardımcı olur.
-Kemiklere destekçi olur.
-Cildiniz için faydalıdır.
-Anti infilamutuar etkisine sahiptir.
&&&
EFENDİM…
Nasıl çıkılır huzurunuza?
Nasıl yaklaşılır makamınıza?
Sürünüp sürmeye akdamınıza,
Yüzümle beraber geldim Efendim.
Ümmetine döktün bütün kaygını,
Diline ram etmiş biri övgünü,
Kalplerde yaşayan eşsiz sevgini,
Sezenle beraber geldim Efendim.
Kurtulur tutanlar senin elini,
Allah sevgisiyle kokan gülünü,
Kalbinden kalplere sevda dalını,
Süzenle beraber geldim Efendim.
Sizi hayal etmek zor bu yalnıza,
Dalıverip gitmek var dünyanıza,
Gönlünü uzatıp ayağınıza,
Ezenle beraber geldim Efendim.
Rıavza’nda aşk sancısından,
Dökülse gözlerden yaş incisinden,
Pak-i neslinizin gül goncasından,
İzinle beraber geldim Efendim.
Y. Ziya GENÇ
&&&&
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
“Bütün yollar zahmetlidir ama Sevgi ve muhabbet yolu doğrudan merkeze gider. Önünde dağ varmış, vadi varmış hiç önemi yoktur. Sevgi ateştir her şeyi yakar kül eder.” Muhyiddin İbn-i ARABİ (k.s.)
&&&
BÜTÜN İNSANLARI SEV!
Fikri, zikri, düşüncesi ve görüşü ne olursa olsun bütün insanları sevelim. Fikrini, zikrini, düşünce ve görüşünü sevmediğimiz bir insan bir gün o hale gelebilir ki, küheylana biner ve tozu dumana katarak bizi fersah fersah gerilerde bırakarak menzile varır mı, varır? İşte bunun içindir ki bizler eşrefi mahlûk olarak kimin yarın ne olacağını bilemeyiz.
Kendini bilen insan müşfiktir, hayırseverdir. Elinde bir dilim ekmeği bile varsa onu bölüşmeye ve paylaşmaya bakar, kendi başına yememeye çalışır.
Bizler hiçbir insan hakkında hüküm yürütemeyiz, hiçbir kimseyi kınayamayız, hiçbir kimseyi horlayamayız, böyle bir salahiyetimiz de yok zaten.
Bugün toplumumuzda bütün insanlar birbirlerini Allah rızası için sevseler hiçbir kavga, gürültü, patırtı, münakaşa, cinayet olmaz. İnsanlar gül gibi yaşar giderler. Bize düşen en önemli görev birbirimizi menfaat için değil de Allah rızası için sevmek olmalıdır.
&&&
SAKIN HAAAAAAA!
Sevgili kardeşim, dostum, arkadaşım, canım ciğerim sevdiğim,
Sakın ola ki hiçbir zaman abdestsiz dolaşma. Abdestin bozulduğunda abdest al, ezan okununca da hemen namazı eda etmek için camiye giriver.
Hiç şüphesiz ki sürekli olarak abdestli bulunan Allah’ın sevgili kuludur. Ve de böyle bir halde bulunduğu için Allah’ın koruması altındadır. Abdestli iken başına gelecek bela ve musibetlerden Allah onu korur, bu ibadeti alışkanlık haline getiren kişi anı zamanda Allah tarafından öbür tarafta cennetle müjdelenecektir.
Abdest bozulduğunda abdest almak o kadar zor değildir. Yeter ki o kişi kırk gün bunu yapsın, sonra ona ne verseler de o sürekli abdestli olmamak için hiçbir şeyi kabul etmez, çünkü sürekli abdestli bulunmayı bir alışkanlık ve ibadet haline getirmeyi bilmiştir.
Çocuklarını çok seven anne ve babalar daha küçük yaşlarda çocuklarına bunu öğretmelidirler. Çocuklar bunu öğrendiklerinde ve yaptıklarında bunun sevabı aynı zamanda anne ve baba için yazılır.
HAYDİ ABDEST ALMAYA….
HAYDİ ABDESTİMİZ BOZULDUĞUNDA HEMEN ABDEST ALMAYA…
HAYDİ BUNU DOSTLARIMIZA, ÇOCUKLARIMIZA, GENÇLERİMİZE ÖĞRETME VE ALIŞTIRMA SEFERBERLİĞİNE…
Rabbim hepinizden ebediyen razı olsun. Amin Ecmain.
&&&
NE BAL VAR NE DE PEKMEZ
Allah dostlarından Abdülkadir Geylani (k.s.) Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu:
-Niçin acaba? Üzerinize sinek konduğunu görmüyoruz?
-Şu cevabı verdi:
-Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı…
&&&
ARAYIN…
İNSAN OLMANIN ENGİN ZEVKİNİ İBADETTE ARAYIN,
SELAMLAŞMA İLE HAZIR EYLE CENNETEKİ SARAYIN.
Şaban KORKMAZ
&&&
BİR ADAMIN ADAMLIĞI!
Bir adama bakalım, adamlığı nasıl belli olur?
-Kesinlikle hiçbir zaman yalan söylemiyorsa,
-Haram lokma yemiyorsa,
-Helal yoldan rızık kazanmaya çalışıyorsa,
-Yetimlere ve öksüzlere bakıyorsa,
-Kainat kitabını okumasını biliyorsa,
-Ayda en azından bir hatim yapıyorsa,
-Her zaman tatlı dilli ve güleryüzlüyse,
-Kendi elinde olanla yetiniyorsa,
-Başkasının elinde olana haset etmiyorsa,
-Nefsinin esiri olmuyorsa,
-Allah’ın emir ve yasaklarına uyuyorsa,
-Bildikleriyle amel ediyorsa,
-Her bir kişiyi Allah rızası için seviyorsa,
İŞTE BU ADAM ADAM GİBİ ADAMDIR , ONA NOT OLARAK 10 NUMARA VE 5 YILDIZ VEREREK HEMEN ONU DOST EDİNMEYE BAK. VESSELAM…
&&&
ZİYARETE GİDERKEN
Siz, siz olun sevdiğiniz insanları ziyarete giderken sakın boş gitmeyin. Ve de ziyaretinizi sadece ve sadece Allah rızası için yapın. Ziyarete gittiğinizden hiçbir menfaat beklemeyin.
Can-i gönülden sevdiğiniz dostlara giderken;
“Hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı, muhabbeti, birliği, beraberliği, ilgiyi, görgüyü, heyecanı, kaynaşmayı, tatlı dilli güler yüzlü olmayı ve cömertlikten derlediğiniz gül demetleriyle gidin olur mu?”
&&&
GÖRÜRSÜN!..
-YOLA BAKARSAN YOLCUYU,
-HANA BAKARSAN HANCIYI,
-AĞACA BAKARSAN MEYVEYİ,
-İNSAN OMZUNA BAKARSAN HEYBEYİ,
-ALLAH DOSTUNA BAKARSAN İLGİYİ,
-NEFSİNE BAKARSAN EĞRİYİ,
-NAMAZA BAKARSAN KABEYİ,
-AYNAYA BAKARSAN KENDİNİ,
-TASAVVUF YOLUNA BAKARSAN CÜMLE ALEMİ
YARATAN ALLAH (C.C.)’I GÖRÜRSÜN, VE DE BÖYLECE
KENDİNE GELİRSİN.