Merhaba sevgili okuyucularım. Geçen haftaki yazımda “Sanatkârın, edebiyatçının, ilim ve gönül adamının memleketi olmaz. Başka bir ifadeyle kalem ve kelam erbabı mekân ve zaman tanımaz. Allahü tealanın bahşettiği ilmi ve güzellikleri her yerde insanlığın faydasına sunmaktan haz duyar” demiş ve Afyonkarahisarımıza hizmet etmiş büyük zatlardan bazılarını hayırla yad etmiştim. Bu haftaki yazımda, Afyonkarahisarımızın manevi mimarı olan bu zatlardan doğumunun 400. yılı münasebetiyle Gülaboğlu Muhammed Askeri’den söz etmek istiyorum.
Hemşehrim ve adaşım Muhammed/Mehmet Askeri, Afyonkarahisar’a 50 km mesafedeki Altıntaş ilçesine bağlı Zemme köyünde dünyaya gelmiş; ilk tahsilini köyünde ve Kütahya’da tamamladıktan sonra Halveti tarikatına heves ederek Elmalı’ya gidip Halveti Tarikatı şeyhi Elmalı Sinan Ümmi’ye bağlanmıştır. Bir süre İstanbul’da da bulunan Askeri, Afyonkarahisar’ın ilk eğitim müesseselerinden Hisarardı Alaaddin Medresesi’ne müderris olarak görevlendirilmiş ve 40 yıla yakın Afyonkarahisar halkına hizmet etmiştir. Şahsiyeti, müderrisliği, ilmi, hatipliği ve gönül insanı oluşu itibariyle kısa zamanda Afyonluların sevgi ve saygısını kazanan Muhammed Askeri binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Afyonkarahisar halk tarafından bir sevgi ve saygı nişanesi olarak “Askeri Baba” diye anılan Gülaboğlu Muhammed Askeri, Afyonkarahisar’da vefat etmiş ve medresesinin karşısındaki kabristana defn edilmiştir. Anlatılanlara göre, kabristanın buradan taşındığı sırada Askeri’nin kabri -bazı olağanüstü hallerin vuku bulması üzerine- kaldırılamamış ve yerinde bırakılmıştır. Sonraki zamanlarda yapılan yol üzerinde kalan Askeri’nin kabri korunmaya alınmıştır. Diyebiliriz ki, Muhammed Askeri bugün, mahallenin ve Afyonkarahisar’ın manevi mimarlarından biri olarak tarihi Afyonkarahisar kalesinin gölgesinde hamuş yatmaktadır.
Dört bin civarında beyitten oluşan divanı bulunan Askeri şiirlerinde ağırlıklı olarak tasavvufun ve bağlı bulunduğu tarikati Halvetiliğin özünden; yüce dinimiz İslam’ın temel ilkelerinden ilim-irfan, aşk, akıl, tefekkür, sevgi, muhabbet ve gönülden söz eder. Şiirlerde “gönül”, ilahi aşkı kaplayan “iklim/kişver”; içinde aşk binasının bulunuşu itibariyle “şehir/mısr”; genişliği ve önemi itibariyle “mülk”; aşk sultanının bulunduğu yer olması sebebiyle “taht”; Süleyman Peygamber’in kıssasına telmihen “ism-i a’zam” sırrını taşıması itibariyle “hâtem”; dürr ü cevher bulundurması itibariyle “mahzen”; uçsuz bucaksız oluşu itibariyle “gökyüzü”; genişliği ve derinliği itibariyle “deniz”; renk, aşk ve mutluluk mekanı oluşu sebebiyle “baharistan”; uçarı ve uçucu oluşu yönüyle “kuş/murg/bülbül”; şekli ve içinde can kuşu bulunması itibariyle “yuva/lâne/âşiyân”; ulaşılmasının zorluğu yönüyle “kaf dağı”; ışığın etrafında aşkla döne döne kendini yakması yönüyle “pervâne”; şekil ve içinde sırr-ı vahdet şarabını bulundurması itibariyle “peymâne”; ışığı aksettirmesi ve temiz olması gerekliliği itibariyle “ayna”; manevi bir kaynak oluşu itibariyle “kitap/Kur’an/Mushaf”; huve’l-hak nûru, ilm-i hakîkat, tevhîd-i zât-ı ilâhî, hân-ı irfân mekanı oluşu itibariyle “ev/hâne/saray”; Allâhü Teâlâ’nın bulunduğu makam oluşu yönüyle “Beytullah/Ka'be olarak geçer. Doğumunun 400. yılında Muhammed Askeri dedemizi rahmetle yad ediyorum. Ruhu şad mekânı cennet olsun.
GAZEL
“Olup nâlende şeydâsı gönül Allah’ını ister
Budur başında sevdâsı gönül Allah’ını ister
Elestden içdi peymâne anunçün oldu mestâne
Girüp derdile devrâne gönül Allah’ını ister
Ne cahîmden idüp vahşet ne na‘îmden umar ni‘met
Dilemez hûrî vü Cennet gönül Allah’ını ister
Ko zâhid bizi gavgâdan ferâgat eyle ferdâdan
Geçüp dünyâ vü ‘ukbâdan gönül Allah’ını ister
Açan hikmetle cân gözün görür cânânının yüzün
İşitmez vâ’izin sözün gönül Allah’ını ister
Gözünden nûnile kâfı giderüp oldu dil sâfî
Koyup ef‘al ü evsâfı gönül Allah’ını ister
Unutdu kâlile hâli görelden hattile hâli
Bırakdı küllî eşgâli gönül Allah’’ını ister
Yürütdü hükmünü sultân nice olmaya dil fermân
Karâr itmez ebed bir an gönül Allah’ını ister
‘Askerî kalb-i mir’atı cilâ vir görmeğe zâtı
Unudup nefy ü isbâtı gönül Allah’ını ister”
(Hayatı ve eserleri için bk. Mehmet SARI, Askerî Muhammed-Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği-Dîvânının Tenkitli Metni, AKÜ Yayınları, 2007; Kocatepe Akademi Yayınları, 2015; Afyonkarahisar Belediyesi Yayınları, 2016).