Kıymetli okuyucularım. Bugünkü yazımda, 16. Yüzyıl tekke şairlerinden Afyonkarahisarlı Ramazan Efendi’yi, “Ramazan” ismine istinaden şu mübarek ramazanda hayırla yad etmek istiyorum. Asıl adı Ramazan, şiirlerinde kullandığı mahlası Mahfî olan bu merhum hemşehrimiz şeyh, âlim ve şair bir şahsiyettir. Bazı kaynaklarda "Eş-Şeyh Ramazanüddin Mahfî Efendi-Karahisârî" şeklinde kayıt bulunmaktadır. H.949/M.1542'de Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde dünyaya gelen Ramazan Mahfî, ilköğrenimini memleketinde yaptıktan sonra Halveti tarikatı şeyhi Lârendevî Kasım Çelebi'ye intisap ederek onun yanında olgunlaşmış ve tahsili sonrası icazet almıştır. Şeyhinin vefatı üzerine, Kasım Çelebi'nin halifesi Muhyiddin (Muhiddin/Muhyeddin) Karahisari’nin yanında yetişerek hilafet almıştır.
Muhyiddin Efendi’nin vefatından yaklaşık dört yıl sonra yüksek tahsil için İstanbul'a giden Ramazan Mahfî, burada tanıştığı âlim ve ârif zatların yanında bilgi ve görgüsünü artırmış; dinî ve fennî bilimlerde bilgilenmiştir. Koca Mustafa Paşa’daki Mimar Sinan’ın eserlerinden olan Bezirgân Tekkesi’ne şeyh olarak görevlendirilen Ramazan Mahfî, daha sonraları kendi adıyla tanınacak bu tekkede çeyrek asrı aşkın, bağlı bulunduğu tarikata önemli hizmetlerde bulunmuştur. Ramazan Mahfî’nin tekkedeki hizmetleri, âşıkları uyandırması ve halkı bilgilendirmesi büyük alaka görmüş; ünü ve saygınlığı devlet adamlarına kadar ulaşmıştır. Ramazan Mahfi’nin, öldürülme korkusuyla gelip tekkesine sığınan Mahmut Paşa’yı almaya gelen Sadrazam Hasan Paşa’ya karşı durup Mahmut Paşa’yı vermeyişi onun tesirini gösteren olaylardan biridir.
Afyonkarahisarlı araştırmacı yazarlardan Süleyman Gönçer'e göre, zamanında ilmi şahsiyeti ve şairliği ile büyük bir sevgi ve saygıya mahzar olan Ramazan Mahfî Efendi’nin vefatına düşürülmüş birçok tarih bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Bursalı Mehmet Tahir'in "Rızâ-yi pâk" terkibinin delâleti olan H.1025/M.1616'da İstanbul'da vefat etmiş ve Koca Mustafa Paşa’daki dergâhına defnedilmiştir. Kabri bugün İstanbul’daki ziyaret edilen yerlerdendir. Ramazan Mahfî’nin vefatından sonra tekkede oğulları Abdülhâlim Efendi, Abdullah Efendi ve Mehmed Celâleddin Efendi büyükten küçüğe doğru sırasıyla postnişin olmuştur. Halvetiyye tarikatının Ramazaniyye kolu hemşehrimiz merhum Ramazan Mahfî’nin adından gelmektedir. Osmanlı Müellifler'inde "Halveti tarikatının kollarından Ramazaniye şubesinin kurucusu bulunan bu zat, Afyonkarahisar'lıdır" diye kayıtlı bilgi bulunmaktadır. Ramazaniyye tarikatı zamanla genişlemiş; İstanbul’da, Bursa’da ve bazı Balkan şehirlerinde açılan tekkelerde faaliyet göstermiştir.
Ramazan Mahfî’nin halk Türkçesiyle ve hece ölçüsüyle söylenmiş tasavvufi şiirleri bulunmaktadır. Süleyman Gönçer Ramazan Mahfî Efendi’nin, mutasavvıflığı yanında, Yunus Emre tarzında hece ölçüsüyle söylediği ilâhileri ve koşmalarıyla aynı zamanda iyi bir tekke şairi olarak tanındığından söz eder. Kaynaklarda, "Nüsha-i Şerîf", "Zikr" adlı iki risalesinden ve ona ait olup olmadığı tartışılan "Şerh-i Akâidi'n-Nesefiye" adlı bir eserden söz edilir. Bursalı Mehmet Tahir ve Ömer Fevzi Atabek, Ramazan Mahfî'nin, "Mahfî" mahlaslı güzel ilahilerinin bulunduğunu söylerler. Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri adlı eserinden iktibasla kaynaklarda verilen âşıkâne bir ilâhisi şöyledir:
"Mahfî bugün iz gözleyüp
Girdi yola ‘aşk özleyüp
'Âşıkları cem eyleyüp
Gitsün bugün "Hû Hû" deyü"
Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri’nde, Süleyman Gönçer’in Afyon İli Tarihi’nde, Mehmet Sarı’nın Afyonkarahisar Edebiyatı’nda, Beyhan Kesik’in Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü’nde, Hasan Özpunar’ın Taşpınar’daki çalışmalarında ve çeşitli Ansiklopedi maddelerinde verilen bilgilere göre Ramazan Mahfi’nin -bazısı kesin olmayan- şu eserlerinden söz edilir:
Nüsha-i Şerîf
Risâle fî Tefsîr-i Âyet-i "leyse bi-zallâmin li'labîd
Risâle-i Zikir
Şerh-i Akâidi’n-Nesefiye.(Haşiye ala Haşiyeti'l-Hayâlî ala Şerhi'l-Akâidi'n-Nesefiyye)
Şerh-i Tarîkati'l-Muhammediyye
Ramazan ayını idrak ettiğimiz 2022 yılından tam 406 yıl önce Hakk’a yürüyen hemşehrimiz merhum Ramazan Mahfî dedemizi rahmetle yad ediyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.