Her türlü gelişmeye engel olan ümitsizlik, hayatında en büyük düşmanıdır. Çeşitli baskı ve zulümler, âhlaksızlıklar, her türlü karışıklıklar, tembellikler ümitsizlikten doğuyor. Mesala, ümidini kaybetmiş bir devlet adamı halkına, ümidini kaybetmiş bir aile reisi kendi ailesine zulmetmeye başlıyor. Yine ümidini kaybetmiş bir gençlik zararlı şeylere çabuk yöneliyor, asayiş olayları artıyor, çalışmak ve mücadele etmek yerine tembellik tercih ediliyor. Ben yapmayayım da kim yaparsa yapsın, “neme lâzım, başkası düşünsün” ifadeleri çoğalmaya başlıyor. Vatanın ve milletin menfaati yerine şahsi menfaatler önceleniyor. Bence yapılması gereken maddi ve manevi ümitleri artırmaktır. Ümidi ortadan kaldıran halleri gidererek ümitsizlik yerine ümitli olmayı ikame etmek gerektir. Bunu yapmak için önce kendimizin ümit dolu olması ümitsizliği hayatından çıkarması gerekir.
Milleti ümitsizliğe sevk eden konuşmaların, ümitsizliği ön planda tutan söylemlerin bir faydası yoktur. Milletin ümidi, yine milletin kardeşliğinde, ittifakında, ittihadında saklıdır. Binlerce birliklerimiz varken, bir kaç farklılığımız nedeniyle kavga çıkartmak yanlıştır. Bir millet ne kadar çok birlik ve beraberlik içerisinde ise o milletin o kadar çok ümidi vardır.