Ülkemiz, öyle şeyler yaşıyor ki bazen anlamak bile mümkün olmuyor. Zihnimizi biraz toparlayıp kendimizi sakinleştirdikten sonra en azından olayları doğru yorumlamaya çalışıyoruz. Analar ağlamasın diye başlayan ve iki buçuk yıl süren bir çözüm sürecini hepiniz hatırlıyorsunuz. Büyük beklentilerle başlatılan bu süreç daha çok annenin ağlamasına sebep olarak son bulmuştu. O dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde HDP Grubu adına konuşan Mithat Sancar bu sürecin neden son bulduğunu açıklıyordu. “İki buçuk yıl boyunca pek çok badireden geçen çözüm süreci nihayet Dolmabahçe’de müzakereye evrilmek üzereydi. Doğru bir tercih biraz fazla hırpalanarak kullanıldı. Dünyada bu tür çatışmalar otuz beş yıldır artık müzakerelerle çözülüyor. Türkiye de bu çabalara katkı sunan bir ülke durumundadır, biraz sonra örneklerini söyleyeceğim. Bu tercih doğruydu. Müzakere aşamasına geçmek gerekiyordu. Müzakere aşamasına geçmeniz için de bazı şeyler yapmanız gerekiyordu. Dünya tecrübeleri neler yapmanız gerektiğini gösteriyor sizlere, bizlere. Bu tecrübelerin ne olduğunu Hükûmet üyeleri de Sayın Cumhurbaşkanı da gayet iyi biliyor. AK PARTİ içinde de diğer partilerde de bu tecrübelerin ne gibi şartlar içerdiğini yine gayet iyi biliyorlar. Bizim parti zaten barış için yola çıkmış bir parti ve emeğinin büyük bir kısmını buna harcamıştır, dolayısıyla zaten dünya tecrübelerine yeterince vâkıftır.” (TBMM Tutanakları) Mithat Sancar’ın bu konuşmasında bahsettiği ve açıkça söyleyemediği müzakere aşamasına geçmek için istenilen şey neydi? Hem iktidar partisinin, hem muhalefetin hem de HDP’nin bildiği şey neydi? Ne üzerine anlaşılarak müzakere devam edecekti. Evet, değerli okuyucularım bu sorunun cevabını artık almış bulunuyoruz. Çözüm süreci sonucunda terörist başı Öcalan’ın serbest bırakılması sağlanacaktı. Ama o günkü şartlarda bu olmadı. Şimdi doğrudan terörist başı Öcalan serbest bırakılarak muhatap alınacak. Mithat Sancar’ın söyleyemediği yapılacak şey buydu ve şimdi ise el birliği ile yapılmak isteniyor. Böyle bir şey olursa milletimiz bunu nasıl karşılar yine zaman gösterecek.