16. Yüzyılda Osmanlıda en büyük astronomi bilgini Takiyuddin Efendidir. Gökbilimci, mühendis, matematikçi, mekanik bilimci gibi unvanları vardır. Mekanik saatler, güneş saatleri yapmış ve kaldıraçlar, göller, ırmaklar ve kuyulardan su çekmekte kullanılan çeşitli araç ve gereçleri tasarlamıştır. Avrupa sanayi devriminin temeli sayılan Buhar Kazan sistemini Avrupalı bilim insanlarından çok önce geliştiren bir bilim adamıdır. Başarılı bilimsel çalışmaları sebebiyle dönemin padişahı 3.Murad'ın maddi ve manevi desteklerini kazanarak 1571 yılında müneccimbaşı (baş astrolog) olarak atanmıştır. İlk çalışmalarına Galata Kulesinde başlayan Takiyuddin Efendi 1575 yılında başlanan ve 1577’de bir kısmı tamamlanan rasathanede 16 kişilik ekibiyle gözlemlerini ilerletmiştir. Takiyuddin tarafından Tophane'de kurulan İstanbul rasathanesi o yüzyılın en önemli gözlem evlerindendir. Burada yapılan çalışmalar bilim dünyasına önemli katkılar sunmuştur. Tüm bunlara rağmen bu rasathane padişahın emri ile 21 Ocak 1580'de Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından denizden yapılan top ateşiyle yıkılmıştır. Nasıl ve neden böyle bir şey olmuş diyerek sorabilirsiniz. Takiyuddin Efendi, gözlemlediği bir kuyruklu yıldızın padişahın emri ile yorumlamasını yapmış ve bu yorumunda ülkeyi mutluluk ve huzurun beklediğini söylemiştir. Ancak bunun tam aksine gelişmeler olmuş Osmanlı topraklarında bir deprem ve veba salgını baş göstermiştir. Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemsettin (1512-1580) efendi bazı bilim karşıtı çevreleri de yanına alarak padişahı etkilemiş bütün uğursuzlukların bu rasathane yüzünden olduğunu söylemiştir. Büyük bir halk kitlesinin desteğini de aldığından rasathanenin yok edilmesi kararını verdirmiştir. Tüm bunlara rağmen Takiyuddin Efendi ölümüne kadar kendi imkanları ile bilimsel çalışmalarını sürdürmüştür. Din ve bilimin birbirine karşı olduğu gibi büyük bir cehaletin içinde olanlar hem dine hem de bilime her zaman zarar vermişlerdir. Kendi değerlerimizi kendi elimizle yok etmemize sebep olmuşlardır. Allah’ın bize verdiği akıl nimetini kullananlardan kendi menfaatlerinin bozulması korkusu ile rahatsız olmuşlardır. Zarar görecek olan din değil kendi çıkar ve menfaatleridir.