Üniversitelerimizin bilimsel başarısı ancak hür ilim ortamının bulunmasına bağlıdır. Hür düşüncenin, hür fikriyatın, hür eleştirinin olduğu yerlerden başarı çıkar. Hürriyet-i ilmiyeyi istibdat altına alan yapılar içerisinde kabiliyetler inkişaf etmez ve mevcut yetenekler kendini gösteremez. Bir kişinin konuşup diğerlerinin sadece dinlediği yerlerden ancak taklit ortaya çıkar. Yeni şeyler üretmek yerine mevcut olanlar taklit edilir. Yeni bilgiler ortaya konulamaz ancak mevcut bilgiler kopya edilerek yıllarca aynı şekilde tekrarlar yapılır. Üniversitelerde demokrasi ilkeleri işlemiyorsa orada keyfi uygulamalar, şahsi hareketler ve tek kişinin kararı vardır. Ancak şu bilinmelidir ki emir ile bilim gelişmez. Hiçbir bilim, emir ve baskı ile meydana çıkmamıştır. Bilim, hürriyetin olduğu serbest demokratik ortamlarda gelişir ve ilerler. Baskının olduğu yerlerde ise ancak düşmanlık ve nefret meydan alır. Üniversitelerde fikir ve söz hürriyetinin öncelikle teminat altına alınması ilim erbabının neşesini ve şevkini artıracaktır. Bilimsel gelişmelerin yapılabilmesi ile birlikte devamlılığının sağlanması da bu şarta bağlıdır. Selçuklu tarihinin en büyük hocası merhum Prof. Osman Turan Demokrat Parti milletvekiliydi. Parti içerisinde açık eleştiriler yapabilen bir isimdi. DP Grubunda merhum Menderes’e hitaben şöyle konuşmuştu: “Üniversitenin özerkliğine zerre kadar halel gelirse o memlekette ilim olamaz, ilim olmayan bir memleketin ise istikbali manen tehlikededir.” (21 Haziran 1954) Üniversiteler eğer siyasallaşarak kendi asli özelliklerini yitirirse merhum Prof. Osman Turan’ın dediği gibi istikbalimiz manen tehlikededir. İşte üzerinde durulması gereken asıl beka meselesi budur. Onun için ilim hür olmalıdır.