İslam memleketlerinin başlarına gelen felaketlerin sebeplerinden birisi de o ülkelerde ki husumetlerin tahrik edelip kardeş kavgası çıkartılmasıdır. Husumete vakit ayıranlar kendi bağımsızlığını muhafaza edemediği gibi hiçbir başarıda elde edemezler. Aile içerisinde ki husumet o aileyi, ticarette husumet ekonomiyi, siyasette husumet toplumu dağıtır, parçalar, böler. Bu sıralamayı daha da genişletebiliriz. Husumetin bulaştığı her yerde benzer sıkıntıları görmek mümkün olacaktır. Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla mücadele etmek gerekir. Yoksa husumet bir tedavi yöntemi olmadığı gibi yarayı daha da derinleştirerek zarar verir. Bilinmelidir ki kavga çıkartmak isteyenler insanların cehaletinden, fakirliğinden ve husumetlerinden faydalanmaktadır.
Zirai sanatını, ticari sanatını, siyasi sanatını, kültürel sanatını geliştirmiş bir ülkede cehaletin kalması mümkün değildir. Böyle bir toplumsal yapı yine her alanda marifetini ziyadeleştirerek gelişme ve ilerleme çıtasını yükseltir. Kimseye muhtaç olmadan ekonomik bağımsızlığını sağlayabilen bir toplum ise husumetlere vakit bulamaz ve ittifak etmeye alışır. Husumet çıkartmak isteyenlerin yollarını bu şekilde kapatmak gerekir. Husumete vakit bulamayacak bir ortamın yaşanması bence böyle mümkün olacaktır.
Husümete, düşmanlığa, kin tutmaya gerçekten zamanımız yok. Sevgi, saygı, muhabbete, gönül dostluğuna ve kardeşlik anlayışıyla birlik, beraberlik ve dayanışmaya olan ihtiyaçımız çok fazla...