Sevinçli, neşeli ve mutlu bir insan bu vaziyetinin bir gereği olarak gülmek eyleminde bulunur.
Gülmek ve güler yüzlü olmak dinimizce güzel karşılanan ve teşvik edilen bir durumdur. Yalnız bir şartla ki bu gülmekler sonunda ağlamalara inkılap etmesin. Sefahate, günahlara, çirkinliklere, adaletsizliklere, hukuksuzluklara, haksızlıklara gülünmesin.
‘Bana dokunmayan zararlar beni alakadar etmez’ deyip gülünüp geçilmesin. ‘Benim işlerim rayında gidiyor başkaları ağlıyorsa bana ne’ denilmesin. Kendi dünyasında gülmekle sevinip hariçteki ağlamalara kulak kapatılmasın. Bir dakika gülmeye bedel on saat ağlatacak hallere girilmesin ve bulaşılmasın. Nerede gülünüp nerede ağlanacağını bilmeyecek kadar şaşkınlığa ve zihin karışıklığına düşülmesin. Az bir gülmenin arkasından bitmek bilmez bir ağlama hâli getiren davranış ve fiillerden sakınılsın.
Fanilerin yalancı gülücüklerine aldanılmasın. Menfaat sebebiyle kurulan muhabbetlerden uzaklaşılsın. Dünya çıkarları için yüze gülen dostlar yerine sadece Allah rızası için göze görünen dostlar tercih edilsin. Yüze neşe verdiği sanılan sahte ışıklar kapatılsın, hakiki gülmenin kaynağı olan manevi nurlara yüzler çevrilsin. Gülmenin ve ağlamanın hakiki mahiyetini, neye gülünüp neye ağlanacağını bildiren eserlerle ciddi alakadar olunsun.
Gülmeyi ağlamaktan, bekayı fenadan, derdi dermandan, hevâyı hüdâdan fark ve temyiz edebilecek bir kalp ve akla sahip olunsun. Hiçbir zaman gülmelerin ağlamalara inkılâp etmeyeceği bir hayat yaşanılsın. Sadece Rabbinden isteyenler için Alîm-i Mutlak bir Kadîr-i Hakîm, imdatlarına yetişir, bütün istediklerini yapar. Ağlamalarını gülmeye, bağırmalarını teşekkürlere çevirir.