Bazı sorunları, sıkıntıları ve problemleri çözmek için ölçülü hareket etmek gerekmektedir. Ölçü kaybedildiği takdirde derman edilmek istenirken yeni sorunlara kapı açılabilir. Çözülmek istenen asıl mesele unutulup farklı konulara geçiş yapılır. Sorun giderilmek istenirken mevcut sorun çözülemediği gibi yeni sorunlarda eklenir. Biraz daha somutlaştıracak olursak; mesela bir arkadaşımızın bizimle paylaştığı bir sorunu varsa öncelikle bu durum iki kişi arasında gizli kalmalıdır. Paylaşılan sorunun çözümü için arka arkaya nasihatler sıralamaktansa sorunu beraberce çözme anlayışı ile yaklaşılmalıdır. Sadece nasihat yoluyla sorun giderilmeye çalışılırsa çözüm kaynağı kendi şahsımız gibi görünür. Belki çözüme de ulaşılamaz. Fakat, sorun yaşayan arkadaşımızla birlikte istişare ederek meseleleri halletmeye çalışırsak çözüm kaynağı meşveret görünür. Dermanı, çareyi meşverette bilir. Böylece en çıkılmaz sanılan meseleler bile ortak akıldan çıkan fikirler sayesinde halledilir. Belki şöyle bir soru içinizden geçiyor olabilir: “Derman, dermandır; neden zehir olsun?” Bu soruya karşın böyle cevap vermek lazımdır: “Bir derdin dermanı başka bir derde zehir olabilir. Bir derman hadden geçse, dert getirir.” Yani yaşadığımız hayat bir ölçü ve dengeden ibarettir. İnsan yaptıkları ile bu ölçü ve dengeyi koruyan olmalıdır. Her ağzına geleni söylememeli ve akıl hocası gibi davranmamalıdır. Millet olarak her meselede konuşan insanlarız. Halbuki herkes kendi uzmanlık alanında konuşmalıdır. Ayrıca çok konuşmak insanı yanlışa hazır hale getirir. Ne abartmalı ne de çok salmalıyız. Orta yolu tutup dengeyi korumalıyız.