Masumların haklarının korunması hem dini inancımızın hem de adalet kanunlarımızın bir esasıdır. Masum zarar görmemeli ve masumun hukuku hassasiyetle korunmalıdır. Ancak bir cani veya suçlu yüzünden çok masumlara zarar geldiğini sosyal hayat içerisinde defalarca yaşamakta ve görmekteyiz. Bu zamanda tarafgirlik hissiyle bir cani yüzünden bir köye bomba atar. Bir gemide bulunan bir cani yüzünden içinde çok masumlar bulunan bir gemiyi batırır. İçine düştüğü tarafgirlik yüzünden masumun hayatını, hakkını ve hukukunu görmezden gelir. Birisini hatasıyla onun aile efradını, akrabalarını ve arkadaşlarını da suçlu kabul eder. Onlarında bir suçu varmış gibi o masumlara zulmeder. Hatalı bir adam yüzünden çaresiz anne ve babasını ve masum çoluk çocuğunu ezmek, perişan ve eziyet etmek, tarafgirlikle düşmanlık etmek, adalet ve şefkatle bağdaşmaz. Müslümanlar içinde tarafgir cereyanlar yüzünden böyle masumlar zulümden kurtulamıyorlar. Tarafgirlikle önüne kim gelirse yıkıp geçmek âdeti acımasız bir düstur olarak içimize girmiş. Masumlar hususundaki hassasiyetimiz kaybolmuş. Masumun hukukunu koruma istek ve arzumuz yok olmuş. Kendi adaletimi kendim sağlarım yanlış düşüncesi nedeniyle ortak adalet ilkelerimiz sarsılmış. Adalet görüntüsü altında masumlara verilen zararlar önemsenmez hale gelmiş. Dicle kenarındaki koyunun hesabını düşünürken yanı başımızdaki hesapları unutur olmuşuz. Boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını alacak derken boynuzla ölçülemeyecek adaletsizliklerimizi hatırımızdan çıkarmışız. Herkes kendine baksın. Bir masumun hakkına giren var mı?