Allah’ımızın biz kullarına bahşettiği nimetlerden biri “akıl” ve “tefekkür” edebilme kabiliyetidir. Nitekim yüce kitabımız “Kur’ân-ı Kerîm”de Yüce Rabb’imiz; “Ellezîne yezkürûna’llâhe kıyâmev ve ku‘ûdev ve ‘alâ cünûbihim ve yetefekkerûne fî halkı’s-semâvâti ve’l-ard” (Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler (anarlar); göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler) (Âl-i İmrân, 3/191) buyurur. Bu ve benzer ayet ve hadislerden hareketle bir mümin için en büyük ibadetin “tefekkür” olduğu söylenir.
Zaman zaman, kafamıza takılan bir mesele üzerine düşünmekten ve tefekkür etmekten uykularımızın kaçtığı olmuştur. Münevver bir ilahiyatçı ve edebiyatçı olan rahmetli hocam Abdulkerim Abdulkadiroğlu’nun da dini, milli, kültürel ve sosyal konularda kafasına takılan bir konunun uykusunu kaçırdığını, o konuyla ilgili düşüncelerini kalkıp yazdığını ve yazısını yayımladığını bilirim. Rahmetli hocamın, bir bilim adamı ve aydın kişi olmanın sorumluluğu ile yazdığı; hem sorunları gündeme getirdiği hem de çözüm yolları önerdiği bu yazıları “hikmetli sözler” durumundadır.
"Gece Yarısı Yazıları", merhum hocamın Makaleler Dizisi’nin “Güncel Yazılar” adlı farklı tarihlerde basılan üç eserinin genel adı olup, birinci cildin “Takdim”inde “Gece Yarısı Yazıları”nın ortaya çıkışı ve yazılış öyküsü şöyle anlatılır: “Bir bilim adamı ve aydın bir kimse olarak sorumluluklarımın idraki içinde olduğuma inanıyorum... Aydın kimseler listesinde adımızın yazılı olmasından dolayı, bir sorumluluğumuzun daha bulunduğuna inanıyorum. Bu da, cemiyetten kopuk değil, halkın ıstıraplarını duyarak yaşayıp, siyasîlere ve idarecilere fikir bazında ışık tutmaktır. Bu kitapta bulacağınız ve “Gece Yarısı Yazılarım” diye nitelendirdiğim yazılarımın amacı, bu hedefe yöneliktir... Gece Yarısı Yazıları’nı kaleme alırken düşlediğim husus, öğrencilerime bu cihette peşinde sürükleyebileceğim pencereler açmak ve okuyacakları yazılarım etrafında, onları düşünceye sevk ederek, içinde yaşadıkları topluma ve cereyan eden olaylara bakış açılarını zenginleştirmek idi”
Ülkemizin ve insanımızın daha güzel yarınlara çıkması gayesiyle, bir makam-mevki beklentisi olmaksızın, zülf-i yâre dokunurcasına ve haksızlıklar karşısında feryat edercesine gündeme getirilen ve çözüm yolları gösterilen bu yazılar, hocamızın münevver bir şahsiyet oluşunun ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Aydın insan sorumluluğu ile edebî, siyasî, kültürel, ilmî, dinî ve fikrî pek çok konudaki yazılar, daha ziyade geceleri yazıldığı için
“Güncel Yazılar”ın ikinci cildinin “Takdim”inde; Aydın kişi sorumluluğu içinde, çoğu, gece saatlerinde kaleme alınan ve Gece Yarısı Yazıları olarak da adlandırılan Güncel Yazılar” diyen rahmetli hocam; siyaset, memuriyet, sağlık ve doktorlar, dil ve kültür, aile müessesi, sosyal ve kültürel meseleler, inanç, Kur’ân ve câmiler, eğitim, öğretim, kitap ve kütüphane, gençlik, hukuk, ağaç ve orman, mezar taşları ve tarihi eserlerimiz, kuş evleri, sadaka taşı, sanat ve sanatçı, din-medeniyet, basın, trafik, çocuklarımız, mahalli değerler, hakkın rahmetine kavuşanlar, demokrasi, insanlık ve insan hakları, inanç ve ibadet hürriyeti, yazışma ve konuşma dili, isimlendirme kargaşası, Avrupalılaşma, anneler, arşivlerimiz gibi konuların aksayan yönlerini gündeme getirmiş ve çözüm önerilerinde bulunmuştur.
“Gece Yarısı Yazıları”nın ilk yazısı “Siyaset ve Hükümet Etme Üzerine Çeşitleme” adını taşır ki “tasarruf” üzerinedir. Eli kalem tutan birçok kişinin düşündüğü halde dile getiremediği bir meselenin ele alındığı yazıda Milletvekili sayısının çokluğu ve yapılan harcamalar; emekli paşalar ile eskiden bakanlık yapmış kişilere ve eşlerine koruma verilmesi üzerinde durularak, bütçemize büyük bir yük oluşturan mesele için çözüm yolları gösterilir. “Seçime Çeyrek Kala” başlıklı yazılarında “idâre edenler ve idâre edilenler” üzerinde durularak; “Milletvekilliği, seçenler ve seçilenler açısından önemli bir görevin yerine getirilmesidir.” denilerek seçenlerin nelere dikkat etmesi, seçilenlerin de nasıl olması gerektiği anlatılır. Bir misal olarak da 25 yıldır girip çıktığı, çok geniş imkânlara sahip TBMM Kütüphanesi’nde ülkeyi aydınlatacakların aydınlanmak için pek görülmediği vurgulanır. “Devlet Mesaisinde Ayarlama” başlıklı yazılarına, “Devlete verilen, devlet işleri için sarf edilen zamanın yuvarlak adı devlet mesaisidir” cümlesiyle başlanan yazıda, rızkımızı temin için kazandığımız para karşılığında yaptığımız iş ve mesai üzerinde durulur ve şöyle denilir: “Aldığı maaşı gerçekten büyük bir vicdan huzuru içinde yiyebilen memur sayısı maalesef her gün daha da azalmaktadır”; “Mesai saatlerini iş organizesine ayıran, devletin telefonunu ve diğer imkânlarını bu maksatla kullanan, yerli yersiz izinler ve raporlar alan memur sayısı hiç de az olmadığı gibi, hanımlara ait bir iş olan yün ve dantel işleri yapanların sayıları da az değildir”.
“Gece Yarısı Yazıları”nın şavkıyla aydınlanan münevverlerin dualarının ışığı, merhum hocamızın kabrinin nuru olsun inşallah...