Bazı güzellikler ve güzeller öne pek çıkmaz. Bir kenarda kendi halince yaşamaya devam eder. Bazen unutulmuş gibidir, bazen de bir tevafuk olarak keşfedilerek ortaya çıkarılır. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin Afyonkarahisar’a kazandırdığı önemli eserlerinden biri 2 cilt halinde yayımlanan Afyonkarahisar Kütüğü’dür. Bugünkü yazımda bu anıt eserin doğuş öyküsünü anlatmak istiyorum.
Ankara’da doktora eğitimimi bitirdikten sonra öğretim üyesi olarak gidebileceğim üniversiteleri rahmetli hocama söylediğim zaman hocam, yakından tanıdığı ve çok sevdiği şehirlerden olan Afyonkarahisar’ı tavsiye etmişti. Gerekli işlemler tamamlanıp Ankara’dan ayrılacağım sırada vedalaşmaya gittiğim hocam şunları söylemişti: Afyon, Ankara’ya yakın, ama bir o kadar gözden uzak kalmış bir şehrimiz. Memleketin Kütahya gibi zengin bir tarihe ve kültüre sahip bu şehri sevecek, insanlarıyla kaynaşacaksın. Fikri Yazıcıoğlu, Nazım Bursalıoğlu, İsmail Hızal, Niyazi İplikçioğlu gibi bu şehrin yetiştirdiği edep, ilim ve irfan sahibi tanıdıklarım var. Göreve başlayınca onlarla tanış, selamımı söyle. Sen, bilimsel çalışmalar dışında sosyal ve kültürel konularda da araştırma yapmayı seversin. 100. Yıl Üniversitesi’nde görev yaptığım sırada yayımlanmasına vesile olduğum “Van Kütüğü”gibi sen de Afyonkarahisar’da “Afyonkarahisar Kütüğü”nün çıkarılmasını gündeme getir...” demişti.
Fen Edebiyat Fakültesi’nin ve Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün ilk öğretim üyesi olarak 13 Temmuz 1994 tarihinde göreve başladıktan sonraki zaman içinde, rahmetli hocamın isimlerini verdiği -bugün vefat etmiş ve rahmet-i rahmana kavuşmuş olan- şahsiyetlerle tanışmış ve hocamın selamını söylemiştim... Dördüyle de seviyeli bir yakınlık oluşturduğumuz Afyonkarahisarın bu güzide şahsiyetlerini hayırla yad ediyorum. Mekanları cennet olsun.
Rahmetli hocamın, Gazi Üniversitesi kadrosunda iken 1989-1990 öğretim yılı için bir yıllığına geçici görevlendirme ile görev yaptığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde bulunduğu yıllarda çıkarılmasına vesile oldukları Van Kütüğü”nü incelemiş ve buradan esinlenerek Afyonkarahisar Kütüğü de hazırlanabileceği konusunu Niyazi İplikçioğlu’na açarak; Rektör Bey’in huzuruna çıkacağımı, durumu anlatacağımı söylemiş ve bu konuda bana destek olmasını rica etmiş idim. Van Kütüğü’nü dikkate alarak hazırladığım Afyonkarahisar Kütüğü ile ilgili öz bir taslağı, Niyazi İplikçioğlu ile birlikte huzuruna çıktığımız üniversitemizin kurucu rektörü Prof. Dr. Şehabettin Yiğitbaşı’na takdim etmiş ve konuyu sözlü olarak da anlatmış idim. Sayın rektörümüz konuya ilgi göstermiş ve sonraki günlerde tarafıma gönderdikleri yazılarıyla beni Afyonkarahisar Kütüğü Hazırlama Komisyonu Başkanı,-aklımda kaldığı kadarıyla- Turan Akkoyun, Niyazi İplikçioğlu, Yusuf İlgar ve Agah Bıyıkoğlu’yu da da komisyon üyesi olarak görevlendirmiş idi.
Üniversitemizin ilk Rektörlük binası olan tarihi Türk Ocağı binasının giriş katında küçük bir oda, Afyonkarahisar Kütüğü Hazırlama Komisyonu’na tahsis edilmiş idi. Burada yapılan toplantılarda konuları ve yazabilecekleri belirlemiş ve kendilerine yazılar yazılmış idi. Kimisi yazamayacağını söylemiş, kimisi kaç para vereceğimizi sormuş ve kimisi de “amatörce bir iş”e zaman ayıramayacaklarını söylemişti. Aşkla, şevkle çalışmaya devam etmemize rağmen; ümit ettiklerimizin maddelerini yazmayışları, yapılacak çalışmalar için üniversitemizin tek kuruş ayıramayışı, sonuca ulaşmaya engel teşkil ediyor idi... Böylece aylar, yıllar geçti...
Prof. Dr. Şan Öz-Alp üniversitemize rektör olarak görevlendirilince, Afyonkarahisar Kütüğü konusu, rahmetli İbrahim Küçükkurt tarafından Rektör Bey’e anlatıldı. Kitaba ayrı bir önem veren Rektör Prof. Dr. Şan Öz-Alp’in konuyu önemsemesi sayesinde kütük çalışmalarına yeniden hız verildi... Bazı sebeplerden dolayı komisyondan ayrıldım, ama söz verdiğim üç maddeyi yazdım. Sonunda Afyonkarahisar Kütüğü birinci cilt 460, ikinci cilt 502 sayfa olarak 2001 yılında Ankara’da bastırıldı...
Böylesi mükemmel bir eserin oluşmasına ilk yol gösteren ve bu sebeple “Afyonkarahisar Kütüğü”nün isim babası dediğim ilim, irfan ve fikir sahibi, İlahiyatçı Eski Türk Edebiyatı Profesörü rahmetli Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu hocam olmuştur. Yarın (2 Şubat 2021), 2 Şubat 2006 tarihinde vefat eden rahmetli hocamın Hakk’a yürüyüşünün 15. sene-i devriyyesidir. Çalışma aşkını ve disiplin anlayışını kendilerinden aldığım rahmetli hocamı, Afyonkarahisarlılar ve Afyonkarahisar sevdalıları adına rahmetle yad ediyor; mekanının cennet olmasını yüce Rabb’imden niyaz ediyorum. Hiç şüphesiz rahmetli hocam, onlarca eseri ile birlikte Afyonkarahisar Kütüğü okundukça ve yaşadıkça hayırla yad edilecektir...
İnnâ li’llâh ve innâ ileyhi râciûn...