“Adanalı Ziya ve Evrâk-ı Hazân” Adlı Kitaptan Bir Sayfa
Ziyâ’nın, hafta başından itibaren üzerinde durduğumuz Sermediyyet ve Âhiret adlı mesnevisinin 1-39 beyiler arasının“tevhid” olduğunu söylemiş ve sahih metnini dünkü yazımızda vermiştik. Bu tasavvufî ve felsefî mesnevinin ikinci bölümü (40-54 beyitleri arası) ise “münâcât” olup burada söylenenler de Ziyâ’nın inancının sağlamlığını ve din konusundaki samimiyetini gösteren birer belge durumundadır.
Münâcât, Allah’a yalvarıp yakarmak, niyaz ve dua etmek gayesiyle yazılan şiirlere verilen bir tür adıdır. Nesir şeklinde yazılanlara da "tazarrunâme" adı verilir. Münâcâtlarda azamet sahibi Allah’ın yüceliği ve kulun (şâirin) âciz, günâhkâr, zayıf ve Allah'a muhtaç oluşu dile getirilerek, günahların affı için Allah’a sığınılır ve Allah'tan yardım istenilir. Allah'ın bağışlayıcılığını ifade eden “Gafûr”, “Gaffâr”, “Rahmân”, “Rahîm”, “Kerîm”, “Muîn”, “Settâr” gibi isim ve sıfatları zikredilir. Beyitlerde, telmih veya iktibas yoluyla âyetlere ve hadislere yer verilir. Fotoğrafı verilen sayfanın başındaki sekiz beyit “tevhid” bölümüne, diğer dört beyit “münâcât” bölümüne ait olup sahih metnini yarınki yazımızda vereceğiz.
Hatalarını düzeltmeye çalıştığımız kitabın, fotoğrafı verilen sayfasında da şiirin veznini ve anlamını bozan hatalar bulunmaktadır. Günlük hayatımızda “Akıl” şeklinde iki heceli kullandığımız, dilimize Arapça’dan girmiş kelime, aslında tek heceli olup aşağıdaki metnin birinci ve sekizinci beyitlerinde görüldüğü gibi “Akıl” şeklinde yazılması yanlıştır. Bu haliyle yazılışta şiirin vezni bozulmuş olur. Kelimeyi ilk yazıldığı yerde ulama yaparak “ ‘Aklile”, ikinci yazıldığı yerde “medli” olarak “‘Akl” şeklinde okumak gerekir.
Osmanlı Türkçemize Farsça’dan girmiş olan ve “çerçöp” anlamına gelen “has ü hâşâk”ın “has-i hâşâk” şeklinde yazılmasının da bir anlamı yoktur.
(Şiirin tenkitli metni, yakında yayımlanacak olan “ADANALI ZİYA ve ŞİİRLERİ” adlı kitabımızda verilmiştir).
(YARIN DEVAM EDECEK)