Dedem ben küçükken bir mektup yazmış anneme vermiş ve demiş ki: Torunum 15 yaşına geldiğinde bu mektubu torunumun kitaplarının arasına koy, daha sonra okur, okuduktan sonra da bana dua eder inşallah.” İşte bana bırakılan dedemin mektubundan kesitler:
-Sevgili Torunum! Özün sözün doğru olsun, her ne şekilde olursa olsun hiçbir zaman dürüstlüğü elden bırakma.
-Ağzına fermuarı çekerek ağzına girene ve ağzından çıkana dikkat et, azı konuş özü konuş, sondana pişman olup özür dileyeceğin cümleleri sarf etmemeye özen göster.
-Hakk’ı görmeyen gözünü kör et, edemezsen o özü taşıma. Sadaka vermeyen, yetimin başını okşamayan elini kim neylesin.
-Allah yoluna gitmen ayak senin olsa neye yarar? Dilin Allah’ı zikretmiyorsa o dil neye yarar? Bildiğinle amel etmiyorsan o taşıdığın kalp neye yarar?
-Birliğini, tevhidini hiçbir zaman bozayım deme. Vatanına, milletine hakkıyla vazife yapmaya bak. Başkalarının etlisine sütlüsüne pek karışma. Üzerine arzan olmayan işlerin peşine de düşme.
-Kimsenin kötülüğünü isteme, hiç bir kimseye bedduada bulunma. Gülümsemenin de bir sadaka olduğunu aklından çıkarma. Herkese karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmaya özen göster.
-Her halinle Müslüman olduğunu birilerine göstermeye bak. Temsil ve tebliğ görevini bi hakkın yerine getirmeye çalış. Oku, öğren, anla ve öğrendiğinle amel etmenin yoluna bak.
-Evlendiğin zaman sürüne sahip çık. Çocukların daha küçükken onların kalplerine her türlü güzellikleri nakşetmenin yollarını ara e bul. Kırıcı, dökücü, yıpratıcı olma. İçinden çıkamadığın durumlarda istiare etmeyi sakın ihmal edeyim edeme.
-Her zaman edepli ol ve edebi muhafaza etmeye bak. Allah’ın verdiğinden mümkün olduğunca vererek cömertlikte bayrağı taşımanın sevincini tatmayı bil. Erken yatıp erken kalkmaya bak. Gecenin belli bir bölümü geçtikten sonra kalkıp iki rekât namaz kılmayı ihmal etme. Selama toplum arasında yayma gibi bir görevin olduğunu sakın unutma. Rabbim sana imanlı ve sağlıklı ömürler nasip etsin. Amin.
Ey Sevimli Cana Yakın Dedeler!
Siz de torununuza böyle bir mektup yazıp bırakmaya ne dersiniz?
&&&
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “ Kibirlilerin yaptığı gibi yanağını insanlara çevirme, yeryüzünde aşırı sevinçli ve azgın, kibirli ve şımarık bir şekilde yürüme! Şüphesiz ki Allah, her kibirli yürüyen, kendini beğenen ve çokça böbürlenen, sahip olduğu nimetleri anlatıp şükretmeyen kimseyi sevmez.” (Lokman Suresi-18)
&&&
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: “Allah (c.c.) yoluna birbirlerini sevenler, arşın gölgesinde başka bir gölge olmayan günde, arşın gölgesindedirler, nurdan minderler üzerinde. Onların mekânlarına Nebiler ve Sıdıklar gıpta ederler.” (Ramuz El-Hadis)
&&&
DOSTUMA SORUYORUM:
-Kaç tane ağlayan kişinin gözyaşını silmeye çalıştın?
-Kaç tane yetimin başını okşayıp giydirdin?
-Kaç tane ağlayanı güldürdün?
-Kaç tane açı doyurdun?
-Kaç tane hastayı ziyarete gittin?
-Cömertlik bayrağını taşımayı amaç edindin mi?
Sevgili Dostum! Bütün bunları yaptıysan sana müjdeler olsun. Şayet bunları şimdiye kadar yapamadıysan tez elden yapman için henüz vakit geçmemiştir hemen harekete geçmek senin için hayırlı olacaktır Allah’ın izni ve keremiyle. Şunu da unutma ki her zaman yıkan değil yapan kazanır. Sende yap, sen de kazan olur mu?
&&&
SEN
Sen Rabb’ini biliyorsan,
İçin için yanıyorsan,
Gece gündüz anıyorsan,
Allah seni sevmez mi? (Ş.K.)
&&&
HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Yavuz Sultan Selim Han’ın Sina Çölünü 13 günde geçmesini günümüz matematikçileri hala çözememiştir.
Cengiz Han ve Timur bu çölü geçmeye çalışmış ancak başarısız olmuşlardır. Napolyon daha iyi şartlarda geçmeye çalışsa da askerleri susuzluktan delirip birbirlerine vurmuşlardır.
&&&
İKİ SORU İKİ CEVAP
Soru: Eşime hediye olarak ne vereyim hocam?
Cevap: Eşine hediye olarak iman dolu bir sadakat ver.
***
Soru: İki şeyi ararız ama bulamayız nedir bunlar hocam?
Cevap: Bunlar neşe ve rahatlık olup ikisi de cennette olur.
&&&
EĞER EVLİ BİR ERKEK;
-Eşine her zaman iltifat ederse,
-Onunla asla tartışmaya girmezse,
-Onu incitecek sözleri sarf etmekten imtina ederse,
-Eşine karşı sevgi ve muhabbetle bakarsa,
-Haklı dahi olsa haksızım derse,
-Eşiyle münakaşa etmekten imtina ederse,
-Başkalarını tenkit edeceği yerde kedini tenkit ederse,
-Eşinin seveceği sözleri sarf ederse,
-Eşinin sevdiği işleri yaparsa,
İyi bilin ki bu evlilik neşe içinde ömür boyu sürer gider.
&&&
NE ZAMAN?
Sen Ey Genç! Damarlarındaki kanın kaynadığı, aklının idrak sınırlarını zorladığı ve her türlü harici faktörlerden çok çabuk etkilendiğin, bu hayatın sonu yokmuş gibi tahayyül ederek tufeyli yaşadığın, bu yaşlarının kıymet ve takdirini ne zaman fark edecek, nasıl bileceksin? Bu sınır tanımayan hayatın en uç duygularında, en haz dolu fiillerle nesinin esiri olmuşluğuna ne zaman dur dileceksin?
Hüseyin Eren Hasanefendioğlu
&&&
ALLAHÜ TEALA’NIN LÜTFU
Allah dostlarından Bayezid-i Bistami (k.s.) Hazretleri, bir gün yolda yürürken, bir gencin kendisini takip etmekte olduğunu fark edip döndü ve gence; “Niçin beni takip ediyorsun, istediğin nedir?” dedi. Genç edeple; “Efendim, sizin gibi olmak, yolunuzda bulunmak istiyorum. Lütuf elinizi uzatıp himmet buyurun da ben de kazanayım.” Dedi. Cevabında; “Benim yaptıklarımı yapmadıkça, benim derimin içine girsen istifade edemezsin. Bu, Allahü Teala’nın bir lütfudur.” Buyurdu.
Bayezid-i Bistami Hazretleri buyurdular ki;
“Dilini, Allahü Teala’nın ismini anmaktan başka işlerle uğraşmaktan ve başka şeyler konuşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. İlme yapış edebi muhafaza et. Hak ve hukuka riayet et. İbadetten ayrılma. Güzel ahlaklı, merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allahü Teala’yı unutturacak her şeyden uzak dur ve onlara kapılma. Otuz sene mücahede eyledim, nefsimin istediklerini yapmadım. İlimden ve ilme uymaktan daha zor bir şey bulamadım. Gözlerini harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten koru.” (Büyüklerin Sözlerinden)
&&&
OĞLUM’A
Bir baş ol ki oğul!
Dimdik durasın,
Çiğnenip ezilmeyesin…
Bir göz ol ki oğul!
İyiliği göresin,
Peşinden yürüyesin…
Bir dil ol ki oğul!
Ona sahip olasın,
Zehire bal süresin…
Bir yürek ol ki oğul!
Her zaman HAK diyesin,
Ayak olursan oğul!
Karınca ezmeyesin…
Vakit kıymetli oğul!,
Sakın boş gezmeyesin…
Şeyh EDEBALİ
&&&
GÖRDÜN MÜ?
Aşkı tadan,
Derdi satan,
Nura batan,
İhvan geldi gördün mü?
&&&
SELAM OLSUN
Çayı közde, sevgiyi özde, tebessümü yüzde, adamlığı sözde, helal lokmayı güzde, mutluluğu azda arayanlara selam olsun.
&&&
PIRIL PIRIL GÖZLER
Abdurrahman amcanın yaşı seksene gelmiş, diğer insanlar gibi gözlük falan kullanma ihtiyacı hissetmiyor. Uzağı ve yakını çok güzel bir şekilde gördüğünü ifade ediyor. Kitabı okurken bile bu yaşta gözlük takmadan rahatlıkla okuyabiliyor ve yazabiliyor. Bu yaşta gözlerinin nasıl bu durumda olduğu sorulduğunda cevabı şu olmuştu:
“Ben kendimi bildim bileli Allah’ın vermiş olduğu binlerce nimete şükrederim, hamdederim, beni insan olarak yaratan Yüce Rabbim i gereği gibi zikretmeye çalışırım. Ben yıllar yılı masada değil sofrada yemeğimi yerim. Sofra kaldırıldıktan sonra sofra mendiline dökülen ekmek kırıntıları telef olmasın, sağa sola atılmasın, Allah’ın bize vermiş olduğu en önemli bir nimettir diyerek o ekmek kırıntılarını tek tek alır, ağzıma atarım, bu hareketi yaptığım için olmalı ki Yüce Rabbim bana gözlük takma ihtiyacı hissettirmedi. Aklı başında olan herkese bunu yapmalarını tavsiye ederim.
&&&
TEVAZU NEDİR?
Allah dostlarından Şeyh EDEBALİ’ye ; “Tevazu nedir?” Diye sorulduğunda cevabı şu olmuştu:
“Tevazu zenginlere karşı kibirli, yoksullara karşı alçak gönüllü olmaktır.”
&&&
GÖTÜRÜR
Sabun’un kaşına esen kaba yel
O leçe taşının neyin götürür
Götürenin işi ağır mı ağır
Bir kere gelirse alır götürür.
Kar yağmadan kara yerin kıymeti
Belli olur mor dağların kıymet
Burada kalır hepimizin ziyneti
Daracıkta varsa onu götürür.
Yaptıysan bu dünyada iyilik
Beş’e kıyam durduysan eğilip
Tüm hepimiz teneşirde soyulup
Anca üç metre kefen götürür.
Cimperoğlu senin vaden dolunca
Bahçedeki mor güllerin solunca
Azrail karşına o gün gelince
Ruhunu bedenden alır götürür.
Sabun: Sabun Çayı
Mehmet KESKİN (Cimperoğlu)
Gönül Eri Dergisinden
&&&
BU KAPI ÖYLE BİR KAPI
Yirmiüç yaşlarında delikanlının birisi gördüğü rüyanın etkisiyle derviş olmaya karar verir ve varır bir Allah dostunun kapısına. Allah dostuna der ki:”Ben derviş olmaya geldim, beni kabul eder misiniz?”
Allah dostu: “Biz atmayız, tutmayız, yutmayız, sen de eğer bunları yapabileceksen buyur içeri.” Delikanlı der ki biraz açar mısın Efendim, pek anlayamadım” deyince Allah dostu: “Biz hiçbir kimseye iftira atmayız, bize helal olmayan şeyleri tutmayız, haram olanları da yutmayız.” Bunları işiten delikanlı bu kapıdan içeri girmeye niyet etmiş ki Allah dostuna der ki: “Tamam o zaman bizde atmayız, tutmayız, tutmayız.”
Yüce Rabbimiz cümlemize ve cümle Ümmet-i Muhammed’e atmamayı, tutmamayı, yutmamayı ve o kutlu dervişlik tacını giymeyi ve Allah’a gereği gibi kul olmayı nasip eylesin. Âmin.
&&&
DUAMIZ
“Allah’ım! Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizin kapısına intisap ettik, bizleri o kapıdan uzaklaştırma! Senin kapına geldik, bizleri kapından kovma! Ancak Seni tesbip eder, ancak Senin verdiğin nimetlere hamdeder, Senin yarattıklarını tefekkür ederiz, yalnızca Sana kulluk ederiz. Yapmış olduğumuz ibadetleri kabul eyle. Ya Rabbi hallerimizi ıslah eyle, evlatlarımızı hayırlı eyle, günümüzü, sonumuzu hayırlı eyle, emellerimizi ziyadesiyle gerçekleştir, Bizleri ancak senin affın kurtarır, cümlemizi affeyle.” Âmin.