Yıllar önce üzüm bağları, meyve bahçeleriyle ve fıtri güzellikleriyle meşhur Sultandağı, Yeşilçiftlik Kasabasındaki bir bahçeye davet edilmiştik. Bahçe sahibi Abdurrahman Bey, meyve alıcı esnafa, verdikleri fiyattan daha fazla veren olduğunu söylemiş. Onların merak etmeleri üzerine bahçedeki elmaların hepsini hayır kurumlarına hibe edeceğini söylemiş.
Bahçenin güzelliği, meyvelerin bolluğu ve insan ruhunu dinlendiren temiz ve serin havası içersinde en mükemmel nimetleri insanlara lütufla ikram eden Rabbimizi, tefekkürle şükretmenin huzurunu tattık. Huzur ve huşu içersinde öğle namazımızı eda ettikten sonra bahçe sahibi ile uzun uzun sohbetler etmiştik.
Çeşitli hayır hizmet ve faaliyetlerinde bulunmuş. Turgutlu’da bir cami inşaatı için arkadaşları ile projede belirtilen demir miktarını satın almak için demir tüccarına vardıklarında, bunları önceden tanıyor gibi güler yüzlü, samimiyetle karşılamış. “Sizin geleceğiniz bana rüyamda gösterildi. Demir ihtiyacınızı ben ücretsiz karşılayacağım. Ne kadar hemen söyleyin.” Demiş. Miktarın fazla olduğu, 46 ton olduğunu söyleyince: “Hiç fark etmez, nakliyesi de bana ait.” Demiş. Demir tüccarı, Rüyasında Peygamberimiz(a.s.m.) görmüş. O’na camii hayrı için yarın sana gelecekler. Onları boş çevirme anlamında tavsiyede bulunmuş!
Caminin tuğlası için müftü ve cami derneği görevlileriyle tuğla fabrikalarını dolaşmak için çıktıklarında bir hayırsever lazım olan tuğla miktarının tamamını karşılamayı taahhüt etmiş.
Abdurrahman Bey, bir hadisenin eşi Ayşe Hanım’da meydana geldiğini anlattı:
“Tahlil sonuçlarına bakan doktor, eşime dönerek: “durumunuz sıkıntılı” Demesiyle eşimle arasında tartışma başladı. Siz doktorlar, hastaya böyle mi davranırsınız, yoksa ecel sizin elinizde mi? Dedi.
Kısa zaman sonra eşimin ağzından burnundan kan boşandı komaya girdi, bilincini kaybetti. Hemen yoğun bakıma aldılar. Doktor, akyuvarların tükendiğini, bir çeşit kan kanseri vakası olduğunu söylemişti. Bu durumda beyin kanaması geçirmiş. Bize vefat ettiği haberi geldi. Çocuklarımı çağırdım. Hazırlanan defin raporu aldıktan sonra morga cenazeyi teslim almaya gittiğimizde eşimi sedyeden düşmüş, yerde hareketsiz vaziyette bulduk.
Hiç ses, nefes yok, sadece işaret parmağında hafif seyrime vardı. Doktora durumu bildirdiğimde defin raporu hazır, götürüp defin etmemi, hayata dönme imkânının olmadığını söyledi. Çocuklarımın ısrarı üzerine tekrar yoğun bakıma aldılar. Eşim kendine gelmeye başlayınca kanama nedeniyle beyin ameliyatı hazırlıkları başladı.
Farklı zamanlarda iki sefer operasyon için ameliyathaneye gitti. Her seferinde mani sebep çıkması nedeniyle ameliyat ertelendi. Bir seferinde de odasında ameliyat olacak hasta ile karıştırmış, yanlışlıkla ameliyathaneye götürmüşler. Haberim oldu, koşarak gidip getirdim.
Hasta oldu, yoğun bakımda tedavi gördü, ameliyatları tehir edildi, uzun zaman bilinci kapalı kaldı. Vefat ettiği gerekçesiyle defin raporu bile yazıldı. 0kunan Kur’anın, yapılan duaların, cevşenlerin, sabrın, ümidin, tevekkül ve teslimiyetin sayesinde Allahın inayeti ile eşim hiç ameliyat olmadan sağlığına kavuştu. Şu anda Ramazan ayı, mübarek gün evde Kur’an okuyor.”
Kâinatta cereyan eden hiçbir hadisenin başıboş ve tesadüf olmadığını bahçedeki meyvelere, uçuşan arılara, yerdeki böceklere bakarak tefekkür edip düşündük.
Daha sonra telefonla görüştüğümüz Ayşe Hanım, Allahın ihsan ettiği sağlık ve afiyet için devamlı şükrettiğini, Kur’an okurken bazen gözyaşlarını tutamadığını söylemişti…
Al-i İmran Suresi, 145. ayet: “Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır.” A’raf Suresi, 34 Ayette de: “ Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.”Buyrulmaktadır.