Çocukluk Travmalarımız Üzerine Bir Deneme
Çocukluk kavramı hayatımızdaki bir dönemi işaret eden basit bir kelime gibi gelse de bize işin aslı o kadar basit değil özünde. Hayatımızın yüksek bilinçle en önemli anlarını yaşayıp, en önemli kararlarını aldığımız kritik bir dönemdir çocukluğumuz.
Günümüz ebeveynliği durdurulamaz bir sınırsızlıkla gün be gün sınırlarını genişletirken, içi boş bir korkuyla da yoğruluyor. Görüştüğümüz pek çok anne babanın en temel kaygılarından biri nasıl iyi birer anne baba oluruz bilmecesi üzerine kurulu. Endişe ile istemeden, yanlış davranırım telaşıyla içi içini yerken pek çok annelerimizin. İyi bir çocuk nasıl yetiştirilir, ben bana yapıldığı gibi değil çocuğumun haklarına saygı duyarak onu yetiştireceğim diyen ama işe nerden başlayacağını bilemeyen pek çok endişeli ebeveyn dolu artık etrafımız. Bu korkulara kapılmamızda sosyal medyanın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. İstemeden de olsa maruz bırakıldığımız mükemmel anne baba videoları, noksansız aile profilleri bize kendimizi eksil hissettiriyor haliyle…
Gel gelelim sevgili okurlarım işin aslı öyle değil aslında. Çocuklarımıza sunmak istediğimiz mükemmel bir çocukluk aslında çok ütopik bir istek. Travmasız çocuk mu olur? Anne terliği ile büyümüş bir neslin bu çabası kişiyi yormaktan başka bir işe yaracağını düşünmüyorum. As olan bazı önemli şeyler var bunlar olduktan sonra çözülemeyecek travma olduğunu sanmıyorum. Çünkü işin özünün “Koşulsuz Sevgi” olduğunu biliyorum.
Koşulsuz, bir kurala bağlanmadan, bedelini ödemeden tüm benliğimizle sarmalanan çocukluk sevgisi yetişkinlik acılarına örülmüş en güçlü duvarımız olacaktır. Sevgisine ihtiyaç duyduğumuz, ilgisine muhtaç olduğumuz ebeveynlerimizin yapması gereken tek şey koşulsuz kabule sarmalamak… Ne kurslardan kurslara sürüklemek, ne pahalı oyuncaklar almak, ne de bir lafını iki etmemek. Sadece ve sadece sevgiyle sarmak. Sevginin doğru davranışa, doğru karaktere, doğru vicdana, doğru ahlaka çıkacağını bilerek koşulsuz sevmek. Sevgiyle, şefkatle sarmalanan bir ruh yetişkinliğinde bu sevgiye ihanet etmeyecektir. Sevgiyle yetişen çocuk tartışmasız iyiliğin sonucu olacaktır iyi bir birey olarak var olmanın meyvesi olacaktır.
Evet sevgili anne babalarımız, içgüdüsel olarak içimize konulmuş bu şefkat nehrinden yavrularımızı mahrum bırakmayalım. Kendi aşamadığımız çocukluk travmalarımızın mirasçıları yapmayalım onları. Farkına varalım.
Leyla karaağaç
Yorumlar
Kalan Karakter: