Ramazan Ayı, beslenmenin en çok dikkat edilmesi gerektiği tüm İslam aleminin en kutsal aylarından birisidir.
Normal düşünce “Nasılsa 2 öğün yiyeceğim kilo veririm Ramazan da iyi olur” şeklindedir.
Ancak iftar ve sahurda tercih edilen besinler ve hareket kısıtlaması bu düşünceyi geçersiz kılabilmektedir.
Şöyle ki:
Eğer ki sahurda çok yağlı, şekerli ve baharatlı-tuzlu besinleri ölçülere dikkat etmeden “Aman iftara kadar tutsun beni” düşüncesiyle tüketir bir de üstüne hemen uykuya kaçarsanız hem kilo alma, hem reflü - gastrit gibi hastalıklara davetiye çıkartırsınız, hem de tüm gün susuzluk hissiniz daha yüksek olur.
Gelelim meşhur iftar sofralarımıza; çorba, ana yemek, pilav, tatlı, salata ve daha neler neler. Bolluk ve bereket ayıdır Ramazan ayı ancak “ölçüsünde”.
Orucumuzu su ile açmak en güzeli, çorba seçimleri baharatları abartılmamış, yağ miktarı ölçülü ve unlu olmayan çorbalardan seçilebilir.
Ana yemeklerde her iftarda ağır yemekler yerine sıklıkla sebze-kurubaklagil yemekleri kullanılabilir
Salata olmazsa olmazımız iken tatlılar konusunda AMAN DİKKAT diyoruz.
Özellikle hamurlu ve şerbetli tatlılar gelenektir diye sürekli sofralarda yer almamalı. Sofrada her gün tatlı bulunmamalı ve bulunduğu günler sütlü tatlılar tercih edilmelidir.
Çorba içtikten sonra 5-10 dk kalkın evde dolaşın vakit geçirin ve ondan sonra ana yemeğe başlayın. Bu tokluk hissinize katkı sağlayıp tıka basa yemek yemenizin önüne geçecektir.
Aksi halde iftar sofrasından tıka basa tok kalkmak ani kan şekeri yükselmesi uyku hissi ve hoopp kendinizi TV başında kanepede uzanırken bulma. Bunu önlemek için yavaş yavaş yiyin ve porsiyonları ufak tutarak iftardan sonra ara öğünler ile günlük enerji ihtiyacınızı almaya çalışın.
Ramazan ayında diyet olmaz demeyin. Zaten “diyet” kelimesini “sağlıklı,planlı ve ölçülü beslenmek” olarak düşünmek gerek.