Siyasetin yargıya müdahale tartışmaları eskiden beri bizim siyasi tarihimizin ana konularındandır. İktidar ve muhalefetler arasında yıllarca devam edip gelen bir uyuşmazlık meselesidir. Çok tartışılmış, çok konuşulmuş ve hâlâ da bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Peki bu durumdan kurtulabilir miyiz? Elbette kurtulabiliriz. Kurtulmanın çaresi hiçbir tarafgirliğe kapılmayan bir yargı sistemi inşa etmektir. Yargı sadece adaleti ve hakkı takip etmelidir. Yargı hiçbir yere bağlı olmadan sadece adalet namına hareket etmelidir. Onu harekete getiren sadece adalet sağlama arzusu olmalıdır. Adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmamalı ve hiçbir etki altında bulunmamalıdır. Adliyede sadece adalet hakikati hükmetmeli ve müracaat eden herkesin hukukunu ayrım yapmadan muhafaza etme anlayışı hâkim olmalıdır. Adalet mekanizmasına fikir ve hissiyatlarını karıştıranların nasıl zulümler yaptığı hatırlanmalıdır. Adaletin iltifatına muhtaç çok mazlumların adalete güvenleri sarsılmamalıdır. Adalet sistemi kendisine istinat edilen her türlü itam ve itirazlardan kurtulmak için siyasi tesirlerden uzak tam bir adalet mercii haline dönebilmelidir. 10.5.2001 tarihinde yeni Yargıtay üyelerinin mazbata töreninde Adalet Bakanı Prf. Dr. Hikmet Sami Türk yargı bağımsızlığı için şunları söylemiştir: "Yargının görevi hukuku uygulamak, adaleti dağıtmaktır. Yargının, bunun dışında bir amacı ve ölçüsü yoktur. Yargı, haklıyı haksızdan ayırmak, suçluyu cezalandırmak işlevlerini yerine getirir. Bu görevi yaparken, yargının başka hiçbir düşünce içinde olması söz konusu değildir. Başka hiçbir düşünce yargı kararlarında etkili olmaz. Yargı, görevini, tarafsızlık anlayışı içinde yerine getirir. Yargı önünde herkes eşittir. Zaten, bu, devletin bütün organları için Anayasanın koyduğu temel bir kuraldır. O nedenle yargı, insanlar arasında siyasî düşünceleri itibariyle de hiçbir ayırım yapmaz. Hiçbir siyasî düşünce yargı kararlarını etkileyemez.” Sayın Türk’ün söylediği gibi Anayasanın koyduğu eşitlik ilkesi her alanda olduğu gibi adalet sisteminde de işlemelidir. Çünkü müsavatsız (eşitliği sağlamayan) adalet, adalet değildir.