Büyük din alimleri haksız yere idam olunmanın o mazlum kişiye iki şehit sevabı kazandıracağını kitaplarında ifade etmektedirler. Birinci şehit sevabı hak yolda mücadele ederken ruhunu teslim etmenin, ikinci şehit sevabı ise mazlumiyetle öldürülmenin neticesi. İslâm Kahramanı Menderes’in haksız yere idamının inşallah kendisine iki şehit sevabı kazandıracağını düşünüyoruz. Kurmaca ve talimatlı Yassı Ada Mahkemesi’nde yargılanarak birçok haksızlık ve eziyetlerle idama yürüyen Menderes’e büyük uhrevî makamlar kazandıracak olan mazlûmiyetle şehit olmak nasip olmuştur. Vatanı alâkadar eden maddî ve manevî birçok meselede “neme lâzım” demeden icraat yapan Menderes, demokrasi ve hürriyet mücadelesinin büyük bedelini canıyla ödemiştir.
Darbenin ardından 24.06.1960 tarihli ilk Millî Birlik Komitesi Genel Kurul Toplantısına Başkanlık eden Org. Cemal Gürsel şöyle demekteydi; “Aziz arkadaşlarım ve muhterem vatandaşlarım; tarih böyle bir olaya ve böyle ulvî bir manzaraya şahit olmamıştır. İlim ve tarih bunu nasıl kıymetlendirecektir, bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da, tarihlere sığmayan, zamana hükmeden ve idare etme san’atında harikalar yaratmış olan Türk milletinin hem kendi tarihinde, hem dünya tarihinde medenî karakterli yeni bir inkılâp yaratmış olduğudur. Bunun memleketimiz için hayırlı olmasını temenni ederim.” (www.tbmm.gov.tr/tutanaklar)
Her ne kadar Darbeci Org. Cemal Gürsel bu darbeyi “medeni karakterli yeni bir inkılâp” diyerek değerlendirsede bugün memleket ve dünya tarihine isimleri demokrasiyi ve insanı öldüren darbeciler olarak geçmiştir. İlim ve tarih bu darbeyi ve bütün darbeleri kıymetlendirmemiş aksine kıymetsizliği darbelere kıymeti demokrasiye vermiştir. Türk milletinin idare etme san’atı sadece demokrasi olacaktır. Darbeler idare etme san’atı değil, demokrasiyi katletme yöntemidir.