İnsanlar arasında düşünce ve fikir ayrılığı olması gayet normaldir. Normal olmayan ise insanların birbirine düşman olacak şekilde kutuplaşması ve ihtilâfa düşmesidir. Bunun neticesinde toplum içerisinde gerginlik ve huzursuzluk ortaya çıkar. Benden olanlar, senden olanlar veya ikimizden de olmayanlar diye insanlar arasında ayrılıklar başlar. Benim tarafımda mısın? Yoksa karşı taraftan mısın? Diyerek ayrışmalar ortaya çıkar ve insanlar taraf seçmeye zorlanır. Tarafsız kalmak isteyenler ise daha kötü bir muameleye muhatap olur. İşte insanlar arasında bu şiddetli menfi ayrışmanın sebeplerinden birisi de benim fikrim güzeldir yerine yalnız benim fikrim güzeldir, benim yolum doğrudur yerine yalnız benim yolum doğrudur, benim tarafım haklıdır yerine yalnız benim tarafım haklıdır anlayışıdır. Bu muzır düşünce nedeniyle herkes kendini ve taraftarlarını yüceltirken, karşıda olanları ve onun taraftarlarını yerin dibine sokar. Bu durum düşence ve fikir taassubu olarak açıklanabilir. Böyle bir ortamda farklı düşünce ve görüşlere tahammül edilmez. Kabul görmüş, yerleşmiş ve orada karar kılmış düşünceler değiştirilemez. Yenilenmek ve değişmek isteyenlere ise fırsat verilmez. Bu nedenle yalnız kendini doğru gören, kendini haklı kabul eden ve kendini savunan insanların olduğu yerlerde gelişme ve ilerleme olmaz. Her insan kendi hayat görüşünü veya siyasi bakış açısını doğru kabul edip savunabilir. Ama “yalnız” bu görüş güzeldir ve bu bakış açısı doğrudur derse hata etmiş olur ve zararlı ihtilâfların kapısı açılır.