Hukuk devleti sadece hukukun üstünlüğünün esas alındığı devlettir. Hukukun üzerinde başka bir güç yoktur. Hukuk her zaman herkes için aynı şekilde işlemektedir. Böyle bir devlette hukuk, taviz verilmez, ertelenmez ve geciktirilmez bir esastır. Devlet tüm kurum ve kuruluşları ile hukuk devletinin gerekliliklerine göre hareket eder. Hukuk devleti tüm vatandaşların güvencesidir. Hukuk varsa huzur, güven ve istikrar vardır. Ancak Rahmetli Süleyman Demirel’in söylediği gibi bir devletin hukuk devleti olması yeterli değildir. “Hukuk devleti, herkesin istediğini söylemek hakkına sahip olması, istediği şekilde düşünme hakkına sahip olması, istediği inanca, din ve vicdan hürriyetine sahip olması; artı, yoksulluk korkusundan kurtulmuş olması; artı, zorbalık korkusundan kurtulmuş olmasıyla, bir parçası özetlenebilir. Bu, çağın devletine gidişte önemli bir yoldur.” (18. Dönem 19. Cilt 37. Birleşim - Sayfa 27) Hukuk devletini oluşturulan tüm bu unsurların bir arada olması gerektir. Devlet kendini hukuk devleti olarak tanımlar fakat vatandaşa söz hürriyeti vermez, düşünme ve fikir üretme haklarını kısıtlar, inanç, din ve vicdan hürriyetlerini yeterince sağlamaz, halkın yoksullaşma korkusu ile birlikte zorbalık ve baskı görme korkusunu gidermez ise gerçek bir hukuk devleti olamamış demektir. Eğer bu hususlar gerçekleştirilemez ise anayasanızda hukuk devleti olarak yazıyor olması yeterli değildir. Hukuk devleti tüm uygulamaları ile kendini göstermelidir. Hukuk devleti gelişme ve yenileşmeye açık olmalıdır. Hukuk devleti çağın ve zamanın şartlarının gerisinde kalamaz.