Ölüm hakikati umumi bir caddedir. Herkes ister istemez o caddeden geçecek. Kimse unutulmayacak, kimse kaçamayacak, kimse ölümden gizlenemeyecektir. İnsan için ölüm her zaman yakın olan bir gerçekliktir. Demek ki ölümün hayattan önemli bir isteği var. Yani ölüm ve sonrasına hazır bir hayat geçirmek. Hayatı sadece dünya için yaşamamak. Hayatı fani yıllar içinde tüketilmiş bir unsur olmaktan çıkarıp baki bir hayatın başlangıcı yapabilmek. İnsan gibi bazen karışan ve karıştıran bir varlık yaptıklarının hesabını vereceği güne hazır olmalı. Kurumuş ağaçların baharda dirilmesi gibi insanda aynı şekilde dirileceği günü unutmadan yaşamalı. Kurumuş odun gibi dalların nasıl yeşillendiğini gören bir insan kendi dirilişinden nasıl şüphe edebilir. Oduna hayat veren kurumuş kemiklere de hayat verecektir. Dünyada hep galip olduğunu sananlar ölümün önünde boyun eğmektedir. Kudret ve güç sahibi olduğunu düşünenler ölüme mağlup olmaktadır. Dünyaya aşk ve hırsla sarılanlar kazandıklarını beraberinde götürememektedir. Çünkü dünyaya ait olan ziynetler orada kabul edilmemektedir. Orada geçerli olan ancak insanın yanında götürdüğü salih amellerdir. Bu nedenle insan ebed yolunda kendisini lazım olanları almalıdır. Hazırlıksız bir ölüm insan için çok kötü bir sondur. Hesapsız, rastgele yaşanmış bir hayat orada nasıl izah edilecektir? Kesinlikle başımıza gelecek olan ölümü düşünerek bir hayat tanzim etmek bizi hayırlı bir son verecektir. Hayatımız içinde bulunduğumuz dakikadır. Doğru değerlendirmek ve doğru yaşamak duası ile...