İnsanlığın ölümden sonra dirilişi Hz. İsrafil’in (as) sûra üflemesi ile başlayacak. O büyük günde sûru işitenler haşir meydanında toplanacak ve adalet mizanıyla karşı karşıya kalacak. İster bir gün isterse yüzyıllardır bekliyor olsun herkes sûrun üflenmesi ile o derin uykusundan uyanacak. Ben şahsi bir düşüncem olarak insanları manen diriltip canlandıran demokrasi, hürriyet ve adalet hakikatini Hz. İsrafil’in (as) sûruna benzetiyorum. İnsanlar; demokrasi, hürriyet ve adalet hakikatiyle dünyada camit bir varlık olmaktan kurtulup, insaniyete lâyık bir hayat elde ediyor. Hissiyatlar canlanıyor, şevk ziyadeleşiyor, düşünceler ve fikirler yeşeriyor, tohum hükmündeki istidatlar hürriyet yağmuru ile filizleniyor. Geniş ve parlak olan demokrasi, hürriyet ve adalet içerisinde herkes kendine bir yer bulabiliyor. Kimse kimseyi yalan ve yanlış sözlerle karalamıyor. İnsanlar birbirinin farklı düşüncelerine tarafgirlikle değil saygı ve hoşgörü ile yaklaşıyor. İstidatlar ve fikirler parlıyor. Bu sayede istibdadın dar kalıpları ve sönük fikirleri ortadan kalkıyor. Ruh heyecana, kalp ise şefkat ve merhamet ile harekete geliyor. İstibdadın ruhsuzluğa sevk eden ve kalpleri katılaştıran uygulamaları son buluyor. İnsanlık yeniden doğmuş gibi yeni bir hayata başlıyor. Bizi durduran kayıtlar ayaklarımızdan çözülerek geriye düştüğümüz her alanda yeniden ilerleyiş başlıyor. Demokrasi, adalet ve hürriyete sarılıp ilerleyenlerden daha ziyade ilerlemek ve yükselmek için aslı ve esası bizde olan bu hakikatlere hızla dönmek ve kıymetini bilmek gerekiyor. Hürriyet ve adaletten uzak olmak sebebiyle dünyadayken ölü gibi yaşayanlar nefh-i sûr-u İsrafil gibi demokrasi, hürriyet sedası ve adalet ile dirileceklerdir.