Bir yazı okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman; Kim söylemiş? Kime söylemiş? Niçin söylemiş? Ne makamda söylemiş? Gibi dört esas ilkenin dikkate alınması gerekir. Mesela bir kişinin imamlık sıfatı ile yaptığı konuşma ve o konuşmanın kime karşı yapıldığı dikkate alındığında söylenecek sözlerin ehemmiyeti değişir. Yine bir doktorun tıp noktasında farklı tedavi fikirleri olabilir ama doktorluk sıfatı ile çalışırken sadece evrensel tıp ilminin gerekliliklerini uygular. Ben bildiğim gibi bir tedavi uygulayacağım diyemez. Onun için söylediklerimiz ve yaptıklarımız üzerimizde taşıdığımız sıfatlara uygun ve yakışır olmalıdır. Resmi vazifeli bir imam efendinin milleti irşat ediyorum zannı ile söyledikleri; adap, edep, haya ve ahlâk dışı ise dinlenilmez ve hatta oradan hızla uzaklaşılır. Boş sözlerle ve çirkin davranışlarla karşılaşan gerçek müminler o konuşmaları dinlemezler. Çünkü karşınızda kendi şahsına dikkat çekmek amacı ile ilmi zelil eden bir komedyen vardır. Dine uymayan örnekler verir ve duyunca tiksineceğiniz benzetmeler yapar. Hangi kadın kendisini kasaptaki ete benzeten bir imamın söyledikleri ile imana gelir? Kendine bir ders alır ve kendini değiştirmeyi düşünür. Aksine kendisine imamlık sıfatı ile hakaret edildiği için dinden bile soğumaya başlar. İnsanları dinden soğutmak dine hizmet midir? Bu tarz konuşmaları dinleyen kimselerin dindarlaştığı görülmemiştir. Onun için her söyleyenin söylediğine kulak verilmez. Onları dinleyerek zaman kaybedilmez. Ancak ıslah olmaları için dua edilir.