Allah (c.c) gönderdiği kitabı Kur’an-ı Kerim in 42. süresi Şura ismiyle bilinir. Şura mana itibariyle “üzerinde ortaklaşa görüş beyan edilen iş” manasına geldiği gibi toplanıp görüş bildiren topluluğa da denir”(TDV İslam Ansiklopedisi 39/230)
İstişare etmek, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak, ortak aklı kullanmak, toplum içinde her görüşten, düşünceden farklı fikirlerden istifade etmektir.
İnsanı en güzel şekilde yaratan Allah (c.c) Kitabında Müslüman toplumu da birlik beraberlik içinde huzurlu, müreffeh, hoşgörülü yaşamaları için tüm farklı düşüncelerin tartışılarak ortak aklın bulunmasını sağlayacak Şura’yı emretmiştir.
Yüce kitabımız da Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır. “Onlar, Sahiplerinin çağrısına olumlu karşılık veren ve namazı tam kılan kimselerdir. İşlerini birbirlerine danışarak yapar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da hayra harcarlar.” (Şura 38) Allah Resul’ü de bu emre uyarak işlerini istişare ile yapmış bizlere örnek olmuştur.
Hz Muhammet (s.a.s) hayatında istişarenin en güzel örneklerini Bedir, Uhud, Hendek savaşların da görmekteyiz. Uhud için istişare edilirken genç yaşlı ayrımı yapılmadan bütün sahabeyle istişare edilmiş çıkan karara kendi fikri olmasa da çoğunluğa uyarak hareket edilmiş. İstişare edenlerin bir kısmı yolun yarısında geri dönmüş, bazı sahabe görev yerlerini terk etmiş olmasına rağmen.” Onlara nazik davranman, Allah’ın sana olan iyiliği sebebiyledir. Kaba ve katı yürekli olsan yanından dağılıp giderlerdi. Kusurlarına bakma; onların bağışlanmaları için dua et. Her konuda görüşlerini al. Bir de karar verdin mi, yalnız Allah’a güvenip dayan. Allah kendine güvenip dayananları sever. “(Ali İmran 159) Allah’ın emrine uyarak hiçbir olumsuz söz söylememiş.
Yöneticilerin istişareden kaçınması veya kendi cemaat, parti vs. dar çevreyle istişare etmesi ülkeye huzur ve mutluluk getirmez, birlik ve beraberliği sağlamaz ve istenilen başarı temin edilemez. Bunun acı örnekleri tarihimizde maalesef pek çoktur.
Müslümanlar Hz Muhammet (S.A.S) vefatından sonra Allah’ın emri olan istişareyi unutmuş. Cahiliye dönemi kabilecilik ön plana çıkmıştır.” Müslümanların çeşitli kesimlerin görüşlerini ve onaylarını alarak, Müslüman devletinin başına birini seçmeleri idi. ancak durum böyle cereyan etmemiş, danışma ve şuranın yerini, cahiliye siyasi ve toplumsal değerleri almıştı. (Otto yayınları ‘Sahabe dönemi İktidar kavgası’ Prof. Ahmet Akbulut)
Ensar Hz. Muhammed den sonra Reisliğe kendilerinin layık olduklarını düşünerek alelacele Beni Saide’de toplanıp kendi aralarında Halife seçmeye yeltenmişler. Bunu haber alan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ubeyd’e nin müdahalesiyle Hz. Ebu Bekir çok az kişinin iştiraki ile halife seçilmiştir. Medine’de bulunan diğer sahabeler ile istişare edilemeden Hz. Ebu Bekir in Halifeliği ilan edilmek zorunda kalındı. Bundan dolayı Başta Hz Ali olmak üzere birçok sahabe müteessir olmuş, kırgınlıklar yaşanmıştır. Haşim’i ve Umeyye oğulları kabileleri bu duruma olumlu bakmamışlardır. Hz. Ömer in, Hz. Osman’ın, Hz. Ali’nin seçimleri de hep dar kapsamlı istişarelerin sonucunda ortaya çıkmış ve sürtüşmeler yaşanmasına sebep olmuştur.
“Eğer bir toplumsal yapıda istişare alanı genişlerse gittikçe daha fazla insan ve fikir süreçlere katılabilir. Dolayısıyla bu tür bir toplum daha şeffaf, açık ve özgür olur; katılım ve işbirliğine daha müsait bir hale gelir. Böylece aslında eğer bir toplumsal yapıda istişare alanı genişletilirse toplumsal grupların birbirinden uzaklıkları azalır ve daha güçlü bir dayanışma alanı meydana çıkar. Tersini de rahatlıkla söyleyebiliriz. İstişarenin azaldığı yapılarda gittikçe daha kapalı ve birbirinden uzaklaşan gruplar teşkil eder. Böylece bir süre sonra toplumsal çatışmalar artar ve toplumsal çözülme söz konusu olur.”( Doç. Dr. Lütfi Sunar Kuran-i Hayat dergisi sayı 69 sayfa 31)
Devlet yönetiminde; daha iyiye ve güzele ulaşmak için farklı görüşlerin özgürce müzakeresi vazgeçilmez temel gerekliliktir. İstişare edilirse birlik beraberlik sağlanır güç ve kuvvet artar, huzur ve sükûnet temin edilir, zenginlik ve refah seviyesi yükselir.
Mutlu müreffeh günlerde buluşmak üzere hoşça kalın, sağlıcakla kalın.