CENAZE DUASI
Allahümeğfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve şahidinâ ve ğaibinâ. ve zekerina ve ünsânâ ve sağırına ve kebirinâ. Allahümme men ahyeyte-hü minnâ feahyihi alelislam ve men teveffeyte-hü minnâ feteveffehü alel-iman. Ve hussa ha-zelmeyyit birravhi verrahati velmağfireti verrıdvan.'
Anlamı: Allah'm dirimizi, ölümüzü, burada bulunanlarımızı, bulunamayanlarımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü, büyüğümüzü bağışla. Allah'ım bizden meydana gelecek nesilleri İslam dini üzerine yaşat. Bizden eceli gelip öldüreceklerini de iman üzere öldür. Bilhassa bu ölüyü kolaylığa, rahata, mağfirete ve rızana erdir.
Cenazeye Birden Fazla Namaz Kılmak
Cenaze namazı farzı kifaye olduğundan bir kısım Müslümanların kılması ile diğerlerinden sakıt olur. Cenazeye bir defa namaz kılınır. Birden fazlası nafile olur. Cenaze namazının nafilesi olmadığı için, Hanefi ve Mali-kilere göre kılınması mekruhtur. Ancak cenaze namazını velayet hakkı yani cami görevlisi veya cenazenin babası gibilerden olmayan birisi kıldırdıktan sonra, velisi kılmak isterse bunda kerahat yoktur. Hatta ikinci defa kılınacak bu namaza önceden kılmamış olanlarda iştirak edebilirler. Şafilerce birden fazla cenaze namazı kılınabilir. -N.islan,
F.Hindiye-
Gıyabi Cenaze Namazı:
Hanefilere göre, namazı kılınacak cenaze, cemaatın önünde olması şarttır. Dolayısıyla cenaze önde olması kesin olmadığı için, gıyabi cenaze namazı kılınması caiz değildir. Peygamberimizin Necaşiye kıldığı gıyabi namaz, peygamberimize mahsustur. Dolayısıyla Hanefi ve Mali-kilere göre kılınamaz. Safi ve Hanbelilere göre kılınabilir.
(Diy.Vak.Ans.7/355-)
Ölen Kimse İçin 'Nasıl Bilirsiniz?' denilmesi:
Ölen kişiyi iyilikleriyle ve inançlarıyla tanıyorsak 'İyi biliriz.' demenin ölüye faydası vardır. Tanımadığımız veya isyankârlığı ve şirretliği ile tanıdığımız kişiler için 'İyi biliriz.' demek yalancılık sayıldığı için günaha girilmiş olur. Böyleleri hakkında sükut etmek, Allah taksiratını affetsin' demek yerinde olur. (Buharı G.M.H.Günenç 1/237)
Böyle bir tezkiye ve helallaştırma namazdan önce olmalıdır. Zira Peygamberimiz (as) namazdan önce onun borçlu olup olmadığını sorduktan sonra namazım kılardı.
(Dürretül Fahire)
Hatta Efendimiz(as), vefatı öncesi Ashabı ile helalleşmiştir.
Okuyucularımızdan gerek telefon gerekse sosyal medya üzerinden gelen istek üzerine Yazarımız Ahmet Selman’ın özgeçmişini paylaşıyoruz.
AHMET SELMAN KİMDİR?
1940 yılında Afyon Eğret (Anıtkaya) köyünde doğan Ahmet Selman ilkokulu köyünde bitirdikten sonra Kütahya ve İstanbul'da özel Arapça tahsili görmüş 1959 yılında Erkmen köyünde ilk imamlığa başlamıştır. Burada görevli iken Afyon merkez fahri vaizi H.Cemal Eğretli hoca efendiden fıkıh tahsiline devam etmiştir.
1960-61 yıllarında Müftülükçe açılan imtihan sonucu Ramazan ve diğer zamanlarda yine Merkez camilerinde vaaz ve irşad hizmetinde bulunmuştur.
1963 yılında Başkanlıkça açılan fahri vaizlik imtihanına katılarak vaizliği kazanmıştır.
1965 yılında açılan imam-hatiplik imtihanını da kazanarak resmi görev alan Selman hoca Celal Yıldırım ve Haydar Hatipoğlu hoca efendilerden de istifade etmiştir. Aynı zamanda bu hoca efendilerce kendisine verilen irşad hizmetlerinde bulunmuştur. İmam-hatip okulunuda dışarıdan veren Selman hoca Merkez Yonca altı ve Ulu Camiinde de görev yaptıktan sonra 1985 yılında İzmir'e tayinini ister ve orada bir süre görev yaptıktan sonra 1991 yılında emekliye ayrılır.
Emekliye ayrıldıktan sonra da Avrupa'nın değişik ülkelerinde irşad hizmetlerini devam ettirmiştir.
Selman hoca fıkhi konularda araştırmacı özelliği ile kitaplar yazarak başkalarının istifadesine de sunmuştur. Nitekim Celal Yıldırım hoca efendinin huzurunda okuduğu hutbeleri onun teşvikiyle 'İSLAMI HAKİKATLER' adıyla Demir Kitabevi tarafından bastırılmıştır. Daha önceleri de 'Namaz Risalesi', 'Kur'an-ı Kerim'in yirminci asra hitabı', 'Anadolu'dan Hicaza', hac rehberi gibi kitapçıkları da basılmıştır.
Celal Yıldırım hocanın 'Asrın Kur'an Tefsirinin fihristini üzerine almış 14. cilt olarak ilave edilmiştir.