"Bismillâhirrahmânirrahim. Her kitabın başıdır" ümmül kitap olan Levhi mahfuza yazılanların başında;
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla ki benden başka mabudu hakiki yoktur. Muhammed Aleyhisselam benim Rasulüm'dür. Kim kaza-i ilahime teslimiyet gösterir, belalarıma sabreder, nimetlerime şükreder ve hükmüme razı olursa onu Sıddıklardan yazarım ve kıyamet gününde Sıddıklarla hasrederim."
"Kim de kaza-i ilahime (takdirime) teslimiyet göstermez, belalarıma(musibetlere) sabretmez, verdiğim nimetlerime şükretmez ve hükümlerime razı olmazsa benden başka mabudunu arasın" (Ravzatül Ahbab 1/7)
İşte Levhi mahfuza yani Ümmül Kitaba Hz. Allah bunları yazmakla başladı.
İlahi kitap Kur'an'ı Kerim'in başında da yine besmele yani Kur'an'ın ilk başı Fatiha'tül Kitap Fatiha suresi onunla başlar.
Her faydalı kitabın başına besmele yazılmalı yani "Allah (cc)" adıyla başlanmalı ve onunla o kitap okunmalı ki kitap faydalı olsun.
'Her hayırlı işin başında besmele yoksa o iş neticesizdir, bereketsizdir' sözü hadis değil mi?
Besmelesiz yazılan kitaptan, besmelesiz okunan tahsilden bereket ve fayda gelmez. Besmelesiz icat edilen nice faydalı olan teknik alet ve edavattan bi hakkın insanlık istifade edememektedir. Yani bunlar genellikle şer ve zararlı yerlerde kullanılmaktadır. Çünkü bunun tahsilinde, bunun icadında Allah rızası gözetilmemektedir.
Besmele 19 harftir. Cehennem zebanileri de on dokuzdur. "Kim on dokuz zebaniden kurtulmak istiyorsa, Besmeleyi okusun. Hatta Allah bunun her harfine karşılık ona bir cennet lütfeder..." İbn-i Mesud'tan Sırlar Hazinesi.
Allah İsmi Celali: Allah ismi, Cenab-ı Hakk'ın bütün kemal sıfatlarını ve Esmaül Hüsnasını içinde bulunduran, varlığın yegâne sahibi ve yaratıcısı olan mutlak kudretin özel adıdır. O adı bizzat kendi koymuştur. Bundan dolayıdır ki ' Allah ' ismini söyleyen ve işiden kişinin tazim ifade eden kelime ile anması vaciptir. ( Teala, Cellecelalühü, Azimüşşan, Cenab-ı Hak ) gibi.
Yüce yaratanın varlığını anlatan İlah, Mabud, Rab, Tanrı ve Huda gibi isimler "ALLAH" isminin eş anlamı değildirler. Bunlar cins isim olduğu için çoğulu vardır. Alihe, Rablar, Tanrılar denilmiştir fakat Allahlar denilmemiştir.
Allah ismi Tanrı adı ile terceme edilemez. Bunun içindir ki Süleyman Çelebi Mevlidine "Allah" adıyla başlamış "Tanrı" adı dememiştir ve o bahrin sonunda "Birdir Allah ondan artık Tanrı yok" diyerek tanrı kelimesini İlah karşılığında kullanmıştır. Netekim 'lailaheillallah' kelime-i Tevhidini terceme ederken "Allah'tan başka ilah yoktur" deriz de, Allah'tan başka Allah yoktur diyemeyiz.
Cins isim olan İlah, Rab, Mabud, Tanrı, Huda isimleri 'Allah' gibi birer özel isim değildir, bunlar genel anlam ifade eden isimlerdir ki hak olmayan mabutlara da Tanrı, İlah, Rab denildiği ve Allah'a şirk koşanlar birçok tanrılara taparlardı. Hakiki mabud olmayanlar bu isimlerle anılmıştır diyerek Hak, Mabud, gibi isimlerle Allah anılamaz denilemez. Netekim Arabca olan 'İlah' ve 'Rab'isimleri Ya İlahi, Ya Rabbi diyebiliyoruz. Farsça olan (Hı ile) Huda ismini Mevlid arasında "Azameti Hudara icabeti duara" şeklinde teleffuz ediyoruz. Tükçe'de "Tann "ifadesi İslamî eserlerde kullanılıyor. Almanca'da "good" Fransızca'da "Diyo" isimleri hep Hak mabud anlamında kullanılmaktadır ki bunların doğru olmayacağını söyleyen İslam âlimleri yoktur.
Mevlid okuyan kardeşlerimizden bazıları "Birdir Allah andan artık tanrı yok" cümlesini "Hah" yok şeklinde telaffuz ediyorlar sanki İlah kelimesiyle Tanrı kelimesinin anlamı farklıymış gibi.
Üstelik böyle değişik okumakla Mevlid yazarı Süleyman Çelebi'nin hakkına tecavüz sayılacağından da gafildirler.
Ezanın Türkçe'ye çevrilerek okunduğu "Tanrı Uludur Tanrıdan başka yoktur tapılacak" denilmesine karşı çıkılması, "Tanrı" ifadesi kullanıldığı için değil, İslam'ın şiarı, sembolü haline gelmiş olan ezan şeklinin bozulmuş olmasınadır.
Hulasa; ilah, Rab karşılığı olan "Tanrı" ismini kullanmak dinen mahzurlu değildir. Fakat Allah'ı kendine Has ismi ile yad etmek elbette evladır. (Elmalı Tef. 1/43-44)