137. HAFTA TÜRKELİ GAZETESİ SANAT-KÜLTÜR
SAYFASI YAZILARI
HAZIRLAYAN: ŞABAN KORKMAZ
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİNİN MEALİ: “Siz namazı hakkıyla kılmaya bakın ve zekâtı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yapıklarınızı görmektedir.” (Bakara Suresi: 110)
&&&
HAFTANIN SÜNNETİ SENİYYESİNİN MEALİ: Peygamber Efendimiz (s.a.v) Buyurdular ki:“Bir Müslüman’ın yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, “Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.” Diye dua eder.
(Müslim)
&&&
BAŞYAZI:
ŞABAN KORKMAZ
AZ KURU VEREBİLİR MİSİN AMCA!
Yıllar önce yaşanmış bir hayat hikâyesinde kesitler:
Yıllar önce bir delikanlı Üniversiteye yeni başlamıştı. Ailesinin ekonomik durumu pek iyi değildi. Ailesi yeteri kadar para gönderemiyordu. Üniversite de mühendislik okuyordu. Günlerden bir gün çarşıda bir lokantaya girdi; “Az kuru alabilir miyim amca?” Dedi. Lokantacı halini anladı. Ağzına kadar dolu bir tabak kuru, bir de pilav getirdi. Para olarak da, sadece az kuru parası aldı. Talebe her gün ‘az” dedi, lokantacı çok verdi hep. Yıllar geçti, okul bitti, yıllar daha da çabuk geçti. Talebe zengin bir mühendis oldu. Aklına okulda okuduğu zaman diliminde karnını hep doyurduğu lokanta ve ‘az kuru’ geldi. Atladı okuduğu şehre gitti. Çarşıda lokantanın olduğu yere gitti. Baktı ki lokanta yok. Hemen esnafa sordu: “Buradaki lokanta nerede, sahibi nerede?” Esnaf: “Lokanta kapandı, amca da az aşağıda oturuyor.” Tarif ettiler. Talebe gitti ve evi buldu. Kapıyı çaldı. Amca kapıyı açtı. “Buyurun dedi.”
-Amca ben yıllar önce burada okudum, lokantana geldiğimde hep az istedim, sen çok verdin, ben böylece yıllar yılı senin verdiklerinle karnımı doyurdum ve tahsilime devam edebildim.”
Amca talebeyi hatırlamadı, çünkü lokantasına gelen talebelere hep az diyene çok verirdi. Amca: “Hatırlayamadım oğlum, yıllar geçti.” Dedi. Talebe: “Burada oturuyorsun galiba, ev senin mi amca ?” dedi.
Amca: “Yok oğlum, kira, hanımla ben idare ediyoruz.” Dedi.
Talebe: “Peki dedi.” Gitti o evin ev sahibini buldu. Evi satın alıp amcaya verdi. Üstüne hatırı sayılır bir paket de para bıraktı. Amca. “Aman oğlum ne yaptın? ne gerek vardı?” dedi.
Talebe: “Amca, senin az kurun olmasıydı ben aç yatar, aç kalkardım. İhtimal okulu bile bitiremezdim. Şimdi öyle zenginim ki! İnan benim sana verdiğim, senin bana verdinden daha değersiz. Sen hakkını helal et o bana yeter.” Bu arada birbirlerine sarılıp ağladılar.
İşte vefa diye buna denir. Rabbim öyle ki az isteyene isterse çok verdirir. Öyle ki insanlık ölmemiş be. İşte Rabbim dilerse ‘az kuruya’ bir ev ikram eder. Bu hikâyeyi olayları görüp yazandan, nakledenden, günümüze kadar ulaştıranlardan milyonlarca kere razı olsun. Bu durumdan ders çıkarabilenlere aşk olsun.
Ne diyelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
Rabbim alan ellerden değil de veren ellerden eylesin cümlemizi. Âmin.
&&&
MERCAN TANESİ SÖZLER
-Bir nefesten öbür nefese, yüce Allah’ı anmadan geçen, ömrünü zayi etmiştir.
***
-Makamların en muazzamı kötü bir huyu iyi bir huya dönüştürmektir.
***
-Hakk’ı unutmaktan daha beter hiçbir günah yoktur.
***
-Nefis ölmeden kalp asla dirilmez.
Sehl b. Abdullah Et-Tüsteri (k.s.)
&&&
AZİZ MAHMUT HÜDAYİ’NİN NASİHATLERİNDEN
“Ey Oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. Sana sorulmayan şeye cevap verme. Bir şey sorulursa cevabını bilmiyorsan, bilmiyorum de. Bilmediğine, bilmem demek ilmin yarısıdır. Mecliste bulunanlara imtihan için bir şey sorma. Onlarla münazara ve münakaşa etme. Kendini beğenerek en başa, yukarıya oturma. Edebe çok riayet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir. Her şeyin kendine mahsus bir edebi vardır. Arkadaşlarına cömertlik et ve iyi muamelede bulun. Dünya sevgisini gönülden çıkar. Allah-ü Teala’nın rızasına kavuşmak yolunda senin önüne ve yoluna bir şey engel olursa onu terk eyle. Unutma ki, dünya ve dünya nimeti hayaldir. Gök kubbesi altında hiçbir şey aynı hal üzere kalmaz, hep değişir. Onun için dünya malına, makamına ve dünya hayatına güvenme. Biz bu dünyada misafiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrılıp gideceğiz. Sıkıntın varsa üzülme. Bir an sonra ne olacağımız belli değil. Sen öylesine bir kul ol ki, hep Allah’ı razı edecek işler ve ameller yapmaya bak.”
(Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri İsimli Eserden)
&&&
AL DA GEL!
YEMEK PİŞMİŞ AL DA GEL,
EKİN ERMİŞ YOL DA GEL,
BOZULUNCA ABDESTİN,
YENİSİ AL DA GEL.
(Anonim)
&&&
PEYGAMBER EFENDİMİZ DİYOR Kİ;
(KUR’AN-I KERİM’İ ÇOK OKU VE ONUNLA AMEL ET)
Ebu Saidi’l-Hudri R.a.) anlatıyor: Rasulüllah aleyhisselatü vesselam buyurdular ki:
“Kur’an ehli (okuyan, amel eden) cennete girdiği vakit, kendisine: “Oku ve yüksel” denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bin derece verilir. O bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır).
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
“Rasulüllah aleyhissalatü vesselam buyurdular ki:”
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurmuştur:
“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın kitabı ve Rasulünün sünneti.”
(Peygamberimizin Vasiyetlerinden)
&&&
NE GÜZEL BİR SÖZ!
“KİM Kİ KUR’AN BİLMEDİ,
SANKİ BU DÜNYAYA GELMEDİ.”
Yunus EMRE (k.s.)
&&&
SALÂVAT-I ŞERİFE
Uyuyanı kaldırır,
Yapar isen latife.
Peygamberi andırır,
Salâvat-ı Şerife.
Seven kimse naz eder,
Kışı her an yaz eder,
Yokuş varsa düz eder,
Salâvat-ı Şerife.
Sıradayken baş eder,
Tane iken aş eder,
Her insanı hoş eder,
Salâvat-ı Şerife.
Ermişlerin harmanı,
Dertlilerin dermanı,
Olur, cennet fermanı,
Salâvat-ı Şerife.
İt elinle parayı,
Sarar nice yarayı,
Kazandırır sarayı,
Salâvat-ı Şerife.
Akan suyu çağlatır,
Dertlileri ağlatır,
Çok günahı dağlatır,
Salâvat-ı Şerife.
Haram katma aşına,
Dertler gelmez başına,
Söyle Allah aşkına,
Salâvat-ı Şerife.
Dirilişin başıdır,
Dervişlerin aşıdır,
Korkmaz’ın gözyaşıdır,
Salâvat-ı Şerife.
Şaban KORKMAZ
(Tefekkür Penceresi İsimli Kitabından)
&&&
YASİN SURESİ OKUMANIN SIRLARI
-“Her şeyin bir kalbi vardır. Ve Kur’an’ın kalbi de “YASİN”’dir. Her kim Yasin suresini okursa Allah (c.c.) ona, bu sureyi okuması sebebiyle, Kur’an’ı on kere okumuş kadar sevap yazar.”
Tirmizi, Hz. Enes (r.a.)’den.
-“Bir kimse ana babasının veya birinin kabrini her Cuma ziyaret eder ve orada “YASİN” okursa, Allah onu Yasin-i Şerifin her harfi miktarınca mağfiret eder.”
“Yasin-i okuyunuz. O’nda on bereket vardır:
-Aç olan okursa doyar, çıplak okursa giyinir, bekar okursa evlenir, korkan okursa emin olur, mahzun okursa ferahlar, misafir okursa seferde yardım görür, ölü üzerine okursa azabı hafifler, susayan okursa suya kavuşur. (Yani hangi hacet için okunursa o hâsıl olur.)”
“Bir kimse YASİN suresini yazar ve sonra da suyunu içerse, içine bin nur girer, bin rahmet ve bin bereket girer. Bin deva girer ve bin hastalık çıkar.”
Deylemi-Er Rafii, Hz. Ali (r.a.)’den
&&&
HAFTANIN DÖRTLÜĞÜ
Dünya telaşına kim ki özene,
Marifet dergâhı görünmez olur,
Hasret vadisinde şaşkın gezene,
Dosdoğru yol bile yürünmez olur.
Şaban KORKMAZ
&&&
TARİHTEN BİR SAYFA
(SELAHATTİN EYYUBİ)
Hayatını Hıristiyan Orduları ile mücadele içinde geçiren Sultan Selahaddin Eyyubi, 1137’de doğmuş ve 4 Mart 1193’de Şam’da vefat etmiştir. Haçlılara karşı yaptığı bütün muharebelerde galip gelmiş, tarihe parlak zaferler hediye etmiştir. Sultan Kılıçaslan zamanında Haçlıların eline geçen Kudüs’ü 1187’de tekrar geri almıştır. Bu fetih üzerine bütün Avrupa ayağa kalkmış, fakat Selahaddin Eyyubi, mücadelesinden bir an gerilememiştir. Selahaddin Eyyubi, dini ve vatanı için cepheden cepheye koşmuş müstesna mübarek bir şahsiyettir. Rabbim ondan razı olsun. Nur içinde yatsın. Mekânı cennet olsun. (Alimoğlu Takviminden)
&&&
BİLİR MİSİN?
Ahlaklı, az yer, az konuşur, öz konuşur ve söylediğini yapar, sözünün eridir, bu gibilere dert ehli de denir. Bu işte HAL ehlidir. Bilir misin?
&&&
BİR BİLGENİN NASİHATİ!
“Bütün ilimlerin içinde din ilminden büyük ilim yoktur. Bütün faydalı ilimler dinin bir koludur. Din, kökü birlik olan bir ağaçtır, dalları dinin hükümleridir ve bunları birbirinden ayıran dünya menfaatidir. Gücün yettiği kadar din ilmine çalış, din ilmini bilenlerin etrafında dolaş, ta ki hem dünyayı elde edesin, hem de ahiretini ele geçiresin. Allah nasip ederse önce din ilmine yapış, çünkü o gövdedir, kalanı daldır. Gövdesiz dal istemek sapıklık nişanıdır. Aynı zamanda yazmaya ve okumaya karşı çok hırslı ol, yani yazmaktan ve okumaktan başka hiçbir şeye isteğin olasın. Gayet alçakgönüllü ol, burnu büyük olma. Okumaktan ve öğrenmekten üşenme. Faydalı ne okursan ezberle, ezberini tekrarla ve öğrendiklerini başkalarına da öğretmeye ve anlatmaya bakman senin yararına olacaktır hep.”
(Çok Kıymetli Nasihatlerden)
Yorumlar
Kalan Karakter: