Kısaca tanımlamak gerekirse İnsanları idare etme bilim ve sanatına siyaset deniliyor. İnsanları idare etme yöntemleri ilk çağlardan günümüze kadar çeşitli evreler geçirerek bugün çoğulcu demokrasi dediğimiz noktaya gelmiştir.
Şu an uyguladığımız çok partili demokratik sistemde halkın kendi yöneticisini özgür iradesi ile kendisinin seçtiği varsayılıyor. Bu seçim sistemi, siyasi parti yasaları acaba ne kadar halkın tam iradesini yansıtıyor, sorunlarını çözüyor, dertlerine deva oluyor. Bu ve buna benzer sorulara olumlu cevap verilebiliyor mu? Yoksa seçim heyecanı, tantanası, gürültüsü arasında göz açıp kapanıncaya kadar kısa bir süreçte oldubittiye getirilip atı alan Üsküdar’ı geçer misali koltuk kapılınca her şey unutuluyor mu? Seçim bitip vekâlet alındıktan sonra asıl olan Millet bir kenara itilip azgın sultanlık dönemi mi başlıyor?
Bu soruların cevabını sizler bulmaya çalışırken 150 yıllık demokrasi denememize ve seçimler tarihimize bir bakalım.
1887 tarihinde ilk defa siyasi partili seçimlerle tanıştık ve birçok değişikliklerle bugünlere geldik. Yaklaşık 150 yıllık deneyim geçirmemize rağmen tam anlamıyla halkın iradesinin yönetime yansıdığı tabloyu bir türlü maalesef yakalayamadık. Demokrasi tarihimiz dış ülkelerin özellikle baskın olan ülkelerin seçim sistemlerinin ve siyasi yapısının etkisi hatta baskısı altında kalmıştır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurucu iradenin kendi ülkemize has bir yönetim biçimi kurma çabaları olmasına rağmen batı ülkelerinin siyasi konjonktürüne göre şekil almıştır. İlk meclis toplumun bütün katmanlarını içinde barındırırken sonraları bazı gruplar tasfiye edilmiş hatta adli ve polisiye tedbirlerle baskı altına alınmıştır. Bu durum dünya siyasi havasına göre şekil almış bazen İslami hassasiyetleri olanlar sindirilirken bazen komünist, sosyalist bazen de nasyonal sosyalist yani ırkçı akımlar, masonlar rejim için tehlikeli görülerek sistem dışına atılmış ve baskı uygulanmıştır.
Son 150 yıllık tarihimiz içinde 1961 anayasasının getirdiği siyasi partiler kanunu ve seçim sistemi kadar özgürlükçü ve demokratik çoğulculuğu sağlayan öncesinde ve sonrasında bir seçim olmadı. 1961 seçimleri sonucunda Millet iradesi tam olarak TBMM sine yansıdı. Daha sonraki seçimler hep ayak oyunları ile demokratik olmayan seçim hileleri ile Milletin iradesi tam olarak mecliste temsil edilemedi. İktidarı eline geçiren parti bir sonraki seçimlerde kendi koltuğunu nasıl tahkim edebilirim kaygısı ile seçim sisteminde oynamalar yapmıştır. Ülkemiz için hayırlı olması temennisi dilediğimiz 14 Mayıs seçimleri de bir yıl önce yapılan seçim kanunu değişikliğiyle yapılacak elbette bu seçimde baştan tartışmalı bir seçim olacak ve adaletli bir seçim olmayacağı aşikârdır.
14 Mayıs seçimleri eski parti ve görüşlerin yeni yüz ve makyaj ile halkın karşısına çıkıp bizi beğenin diyen bitpazarı tezgâhtarı gibi arzı endam edecekler. Bunlar bir birinin benzerleri, hepsi gerek tek başına gerek koalisyon ortağı olarak ülke yönetiminde söz sahibi olmuş kadrolar. Ülkemizin bugünkü halinde dahli olan ekipler, partiler.
Ülkemizde kurulan partiler genelde eski partisine şu veya bu nedenle kızan kişilerin mevcut partisine reaksiyon olarak kurulan partilerdir. Menderesin DP si ve bugün devamı olduklarını söyleyen partiler, CHP den ayrılmadır. MHP 60 ihtilali yapan komiteden ayrılan ekibin kurduğu parti. Bugün iktidarda olan AKP ve YRP, SP si, MNP sinin devamı partilerdir. MNP si Süleyman Demirel’in Necmeddin Erbakan’ı AP kabul etmeyince kurulan partidir. ANAP 80 ihtilali sonucunda 80 öncesi dört partinin toplaştığı parti. Bu partiler bir fikir ve düşünce partisi olmaktan ziyade kitle partileri olmuşlardır. Kimisi Avrupa, Amerika (kapitalist, liberal, nasyonal sosyalist ırkçı parti)orijinli kimi Rus ve Çin tesirinde sosyalist, komünist modelini kimisi de Ortadoğu Müslüman ülkelerde gelişen ihvan (Müslüman kardeşler) hareketini kendilerine örnek almışlardır.
Türkiye şartlarına uygun yerli ve milli modeli Hemşerimiz merhum Aykut Edibali ortaya koymaya çalışmış ve 1984 yılında IDP sini kurarak Türk siyasi tarihine kazandırmıştır. Bugün Millet Parti si olarak devam etmektedir. Yaklaşık 40 yıllık siyasi mücadelesi ve parti programı incelendiğinde diğer siyasi partilerle olan farklılığı bariz bir şekilde görülecektir.
“Bir Millet ıstırap içinde inlerken. Onun evlatları rahat edemez” ”iştirak etmediğimiz, çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değildir” diyen Merhum Aykut Edibali “şeytani siyasete hayır! Rahmani siyasete evet’, ’siyaseti ibadetin kardeşi yapacağız. Türkiye, Ankara’dan TBMM’den yönetilmelidir. Bir ahlaki ilke için bin iktidardan vazgeçeriz’ diyerek Türk siyasi hayatında fikri ve davası olan aksiyoner yeni bir inkılap başlatmıştır.
Siyaset insanları idare etme bilimi sanatı ise bu işi kimler yapmalı. Nasıl yapılmalı. Siyaset yapmak isteyen kişi fedakâr, ahlaklı, erdemli, basiret sahibi, çalışkan, işinin erbabı, ehil ve liyakatli olmalı. Siyaseti ibadet aşkıyla yapacak insanlar seçilmeli.
14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerin hayırlara vesile olması dileğiyle hoşça kalın, sağlıklı kalın.
Gazetenizde siyaset başlıklı Hasan atay beye ait makalenizi okudum. konusunda etkili doğru fikirlerle beslenmiş güzel bir yazı. yolladığınız için gazetenize teşekkürlerimi sunarım.