Yağmur, Kar yağdığında bereket yağdı diye sevinirdi dedelerimiz ninelerimiz. Çünkü yağmurun karın bizdeki adı rahmettir, berekettir. Rahmette, Berekette Yüce Yaratıcının insana, diğer canlı varlıklara lütfudur, armağanıdır. Bolluğun olması, tahıl ambarlarının dolması, zirai üreticinin yüzünün gülmesi yağmurun karın zamanında yeterince yağmasına bağlı, ne fazla, nede az.
Kırsal kesim yağmurun- karın yağmasını bekler, gözleri göklerde, yüreği duadadır. İnen her damlayı sevinçle karşılar. İyi bilir ki; Yağmadığı zamanlarda tarlası kurur, ektiği ürün büyüyüp serpilmez ve kıtlık olur, verdiği emeğin karşılığını alamaz, zarar etmiştir, bir yılı heba olmuştur.
Şehirleşen yerlerde bazı insanlarca yağmurun karın kıymeti bilinmez. Hele birde düzensiz yapılaşmış, beton yığını haline gelmişse buralarda yağan yağmur- kar yaşanan felaketlerin müsebbibi ilan edilir. Bütün bu yaşanan felaketler zincirinin asıl müsebbipleri olan basiretsiz yöneticiler( politikacılar) için ise kavga çıkarma sebebidir. Vatandaş karda kışta çile çekerken bu beyler bir birlerini suçlama yarışına girişirler, ağız dalaşı yaparlar sıcak koltuklarında.
“Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.”
Kim bunlar? Allah’ın rahmet olarak indirdiği yağmur ve karı ihmalleri, beceriksizlikleri, yanlış uygulamaları ile felakete dönüştürenler kimler? Bu beyler başımıza gökten inmediler, uzaydan da gelmediler, oy vererek seçtiğimiz insanlar. Şu gerçeği hiç aklımızdan çıkarmayalım. “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.” Atalarımız ne demiş tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
“YÜKSEK RİSK “
Doğa olaylarının doğal afetlere dönüşmesi %98 oranına insan kaynaklı oluğu uzmanlarca tespit edilmiş.
“ İnsani krizlerin ve afetlerin risklerini ölçmek ve sıralayabilmek amacıyla oluşturulan risk yönetimi endeksine göre Türkiye, Küresel Risk Endeksi’ne 191 ülke arasına 45’inci sırada yer alıyor. 5,0 endeks puanı ile “yüksek risk” grubundaki ülkeler arasına bulunuyor.” .”( Türkiye’de afet yönetimi ve doğa kaynaklı afet istatistikleri)
Tabiat olayları olacak bunları önlemek mümkün değil. Ama Tabiat olaylarının afetlere dönüşmesinin önüne geçmek, bu tür afetlerden az mal ve can kaybı ile kurtulmak insanın elinde.
Yüce Allah; Doğanın yıkıcı, yakıcı, tahrip edici hareketlerine karşı insanoğluna akıl ve yetenek vermiş. Başından geçen acı olaylardan edindiği tecrübeyle ve aklını kullanarak korunma yollarını bulan ülkeler en az hasarla hayatını devam ettirmektedirler. Zaman zaman yaşadığı acıları unutan ve aklını kullanmayan insanoğlu tedbirsizliğin, ihmalin, çok kazanma hırsının cezasını canı ve malıyla ödemektedir.
Halkın derdine çare bulmakla görevli olan beyler kayıkçı kavgasını bırakın.
Vatandaş kışın ortasında ısınma, karnını doyurma, barınma, geçinebilme derdinde kıvranırken. Halka hizmet vaadiyle seçilen zatı muhteremler ise bir biriyle seviyesizce söz düellosunda bulunmaktalar.
Olmuyor beyler olmuyor. Yazık ediyorsunuz bu Aziz Millete, cennet Ülkemize, şehit kanlarıyla kurulan Devletimize.
Bırakın itişip kakışmayı. Elele vererek milletin dertlerine çare bulun.
Aziz milletim! Çaresiz değilsin. Çare sensin. Basiretsiz yöneticilerin insafına mahkûmda, mecburda değilsin.
Allah’ın rahmetini ve bereketini kendi ellerimizle felaketlere dönüştürmemek için önce (kendimizden başlayarak) niyetlerimizi düzeltmeliyiz. Yaşanan olumsuzluklardan bizimde sorumluluğumuzun olduğunu hatırlayıp salim kafayla düşünüp çareler aramalıyız. Allah (haşa) kuluna zulmetmez, gerçekten hulus-i kalple kendine yöneleni çaresiz bırakmaz, ona en iyi yolu gösterir. Yeter ki biz samimiyetle güvenelim, isteyelim, çalışalım.
İman et, mücadele et, zafer senindir.