Medine'de İslam devleti kurulmasından Hz. Ömer devrine kadar, Müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını tayin etmekteydiler. Mesela; fil olayı, zelzele yılı, veda haccı vs. ancak bu durum karışıldıklara sebep oluyordu. Hz. Ömer (ra) bu karışıklığı gidermek amacıyla konuyu diğer sahabilerle istişare etti. İstişare sonunda Hz. Ali (ra)'nın ortaya attığı teklif kabul edildi. Buna göre;
Hz. Peygamber (as) Rebiulevvel ayında hicret etmişti. Ancak kameri yıl Muharrem ayı ile başladığından tarih iki ay sekiz gün geri alınıp Hicri takvimin başlangıcı 23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi.
Miladi ve Rumi takvimler gibi 12 ay esasına dayanan Hicri yıl, Muarrem ayı ile başlar Zilhicce ile sona erer. Hicri takvime Kameri takvim denilmesi, ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için bu isim verilmiştir.
Bir Kameri yıl 354 gün küsur saattir. Yani Miladi seneden 11 gün kadar eksiktir. Böyle olunca her 33 senede aynı tarihe rastlar. Bunun hikmetine gelince; her mübarek ay ve geceler seneden seneye 11 gün önce gelmesiyle 33 senede mübarek olmayan hiçbir gün ve gece kalmamış olur. Ayrıca zekata tabi malların zekatı da fukaranın menfaatına 11 gün önce yani 365 gün değil 354 gün olarak hesap edilir. Kurban ve hac ibadetleri de buna göre yapılır.
Kameri aylar şunlardır:
Muharrem, Safer, R.Evvel, R.Ahir, Cemazielevvel, Cemazielahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce'dir.
Hicri ve Rumi takvim uzun müddet Müslümanlarca kullanılmış, 23 Aralık 1925 tarihinde batılılara uymak maksadıyla resmen yürürlükten kaldırılmıştır. Görünürde kaldırılan Hicri takvim ve Hicri yılbaşını gönüllerimizden kaldırmamalıyız. Miladi yıl İsa (as) doğumunu, Hicri yıl da Müslümanların Mekke'den Medine'ye Hicretini esas alır. Öyle olunca gerçek Müslüman, Hıristiyan dünyasının bayramı sayılan yılbaşı kutlamalarını değil, Hicri yılbaşı Muharrem ayına oruçla başlayarak kutlamak ve aramızda unutan kardeşlerimize hatırlatmak için tebrikleşmeyi ihmal etmemeliyiz. (Şamil İslam Ansiklopedisi 3/270)
MİLADİ TAKVİM= YILBAŞI
Cibrilin üfürmesiyle babasız Hz. Meryem’den dünyaya gelen İsâ (A.S.)’ın doğum gününü miladi takvimin birinci ayı olduğu şüphelidir. Zira İsa (A.S.)’ın gizlice dünyaya gelip ve dünyada az kalıp 33 yaşında göğe çıkarıldığında ve kendisine ız havari bilip, iseviler az ve asırlarca gizli yaşadıklarından, milad yani noel gecesi doğru anlaşılamamıştır.
Miladın birinci kânûn (aralık)ın yirmibeşinde veya ikinci kânûn (Ocak)ın altıncı veya başka bir gün sanıldığı gibi bugünkü miladi senenin beş sene fazla olduğu çeşitli dillerdeki kitaplarda ve Ebuzziya takviminde yazılıdır.
Hıristiyanların Ocak ayının miladi takvimin birinci ayı olduğu inancıyla bayram etmeleri yani yılbaşı kutlamalarına Müslümanların örneğin; o güne mahsus, hindi, kaz, çerez, meyve, içki gibi yiyecek ve içeceklerle onlara benzeme açısından küfür ve şirktir.
Esnafın noel baba giysileri ve binlerce katledilen çam ağaçlarıyla süslemeleri, yılbaşında satmak maksadıyla hindi yetiştirmeleri veya bunun satışı için ticaret yapmaları İslam’a göre caiz değildir.
Dolayısiyle Müslüman yılbaşında Mekke’nin fethini kutlayarak Kur’an ve dini kitaplar okumalı Hicri Yılbaşımız Muharrem Ayı’na oruçla başlıyorak kutlamalı ve aramızda bunu kardeşlerimize hatırlatarak tebrikleşmeliyiz.