Süleyman dede'nin nereli olduğu, doğum tarihi ve ölüm tarihleri belli değildir, Kabri'nin musalla mezarlığında olduğu kaynaklarda geçmekte.
Harabi ve Turabi gibi kalender meşrep hayatı süren, fakir bir derviş imiş. Sahipler Sultan Türbesi'nde yatar kalkar imiş.
Bir gün Miladi 1910 yılında Afyon'da bulunan Ermeniler şimdiki, Cumhuriyet okulunun bulunduğu arsaya kilise yapmak istemişler. Binlerce yapı ustası ve amele, Ermeni toplanmış şuradan başlayalım, buradan kazalım diye arı uğultusu gibi bir uğultu varmış.
O sırada yukarı pazar caddesi'nden geçmekte olan, Süleyman dede bu durumu görmüş ve hemen yerden avucuna toprak alarak "Veyagulül- kâfirü Ya leyteni küntü türâbe" Ayeti kelimesini okuyarak, Ermeni'lerin üzerine toprağı atmış ve yürümüş gitmiş.
Bir müddet sonra, Ermeniler'in arasında şuraya yapılsın buraya yapılmasın diye anlaşmazlık çıkmış kavgaya tutuşmuşlar.
Kilisenin temelini atamamış ve hepsi dağılıp oradan gitmişler.
HARABİ'NİN ŞİİRİ
Doğru yol dururken eğriye sapma.
Yol azdıran ehli fesat değilmi.
Mazlumun başından sen külâh kapma.
Küfrün başlangıcı inat değilmi.
Somurtma hediye gelmiş kaz gibi.
Çekme yüz karası hilebaz gibi.
Ehli zulmün kışı geçermi yaz gibi.
Son demi topraktan bünyan değilmi.
Yetim malı yeme ölümden korkmaz.
Vücudu laşedir tuzlada kokmaz.
Malın sahibini evine sokmaz.
Bundan insaflı şeddat değilmi.
Harabi bu cihan bi karar olur.
Ev yıkanın evi hakisar olur.
Kadıların çoğu ehli nâr olur.
Yediklerin hakkı ibad değilmi.
Kaynak:
1.Afyon Evliyaları ve İlim Adamları.Fikri Yazıcıoğlu. 1969. Sayfa. 152-153.
2.Afyonkarahisar Âlimleri ve Evliyaları. Mehmet Gündoğan.2019. Sayfa. 336-338.
                    
                
                
                                
                                
                                
                                
                                
Yorumlar
Kalan Karakter: