İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han Kasımpaşa'yı, Mısr-i Sultan Hazretlerini denetlemesi için, Afyonkarahisar'a gönderir.
Kasımpaşa Akçeşme önünde çadır kurmuş gece, Teheccüd namazı kılmak için kalktığında, Mısr-i Sultan Hazretlerinin bulunduğu bölgede, yerden gökyüzüne yükselen bir sütun görmüş. Ve oranın, Mısr-i Sultan Hazretlerinin Dergâhı olduğunu anlamış, derhal oraya giderek Mısır Sultan Hazretleri ile tanışır ve kendisine muhabbet beslemeye başlar, bir yandan da aykırı bir durum var mı diye gözetler.
Sık, sık sohbetlerine katılır gerçek bir, Allah dostu olduğuna kanaat getirince kendisine mürid olmak İster. Ancak Mısr-i Sultan Hazretleri Kasımpaşa'ya dervişlik zordur der, Kasımpaşa ısrar edip kararlılık gösterince, Mısr-i Sultan Hazretleri kasımpaşa'yı imtihana tabi tutar.
Bu Sırmalı Paşa elbisesini çıkarıp Derviş olmak istersen, Haydi git Kasaplar çarşısından ciğer alıp onları sokaklarda ciğerci diye sat ve sonra buraya gel der.
Kasımpaşa Verilen görevi yerine getirip Mısr-i Sultan Hazretlerinin huzuruna çıkar Efendim verdiğiniz görevi yerine getirdim der.
Bu seferde Mısr-i Sultan Şimdi de git, Uzun Çarşı turunç hanı denilen yerde bir yoğurtçu var, Ona var yoğurdundan bir parmak al ve tadına bak sonra fiyatını sor, Yoğurdun ekşiymiş fiyatı da pahalı utanmıyor musun sen bu ekşi yoğurdu satmaya de ve yoğurt kabını kafasına geçir der.
Kasımpaşa Aynen Mısr-i Sultan Hazretlerinin söylediklerini yapar karşısında duran yoğurtçu, Demir yalayan hazretleridir dervişliğe girmeden önceki hali çok Celalli sinirli olan ancak dervişlik hayatında gayet yumuşak huylu ve sakin olan, Demir yarayan Hazretleri, Kasımpaşa'ya Aman Efendim hakkınızı helal edin sizi sinirlendirdim kızdırdım size zahmet verdim beni affedin der.
Bu sözleri duyan Kasımpaşa çok şaşırır hemen döner Mısr-i Sultan Hazretlerine olayı anlatır, Mısr-i Sultan Hazretleri Kasımpaşa'ya dervişlik paşalığına benzemez işte böyle nefsini tezkiye edeceksin der. Kasımpaşa boynunu büker ve peki Efendim der.
Mısri Sultan Hazretleri kasımpaşa'yı dervişliğe kabul etmiştir, çok kısa zamanda Kasımpaşa şeyhinin verdiği görevleri hakkıyla yerine getirerek dervişlikte çabucak yol alır bir gün, şeyhi Abdurrahim Mısr-i Hazretleri ile oturmuş sohbet ederlerken, Kasımpaşa Efendim benim Fatih Sultan Mehmet Han'a rapor iletmem gerekiyor, Müsaade ederseniz ben gidip raporu vereyim, daha sonrada istifamı isteyeyim der.
Mısr-i Sultan Hazretleri uzun zaman oldu padişah sana zarar verebilir, ben ona bir mektup yazayım sen onu götür kendisine teslim et der.
Bir Mektup yazar zarfın içerisine koyar, zarfın üzerine bir kor parçası koyar, onun üzerine bir pamuk parçası koyarak, ince bir bezle onu.
Sarar paket haline getirir padişaha selamlarımızı ilet der, Kasımpaşa yola çıkar padişahın huzuruna varır padişah çok öfkelidir sinirli bir şekilde huzurda Kasımpaşa'yı azarlamaya başlar, çok uzun zaman geçtiğini şimdiye kadar neden rapor vermediğini sorar, Kasımpaşa padişahım haklısınız fakat. Afyonkarahisar'dan Mısr-i Sultan Hazretlerinin size selamını getirdim size bir de mektup gönderdi der, Padişah öfkeli bir şekilde aç o mektubu der, Kasımpaşa paketi açar paketin üzerinde bir parça pamuk, onun altında bir parça kor, onun altında mektup zarfı vardır ama hiç birisi yanmamıştır.
Padişah bunu görünce şaşırır, Kasımpaşa Fatih Sultan Mehmet Han'a Sultanım size ve Vatanıma çok hizmet ettim sizden istifamı, istiyorum der.
Ben Mısr-i Sultan Hazretlerinin gerçek bir, Allah dostu olduğuna inandım ve ona mürid oldum, Müsaade ederseniz istifa edip geri dönmek istiyorum der.
Mısr-i Sultan Hazretlerinin bu kerametini görünce Fatih Sultan Mehmet Han çok şaşırmıştır ve bu durum karşısında, Kasımpaşa'ya haydi git serbestsin, Bizden de selam ilet der, Kasımpaşa geri döner Şeyh'inin yanına geldiğinde şeyh'ine Fatih Sultan Mehmet Han'ın selamını iletir ve O günden sonra şeyhinin yanından hiç ayrılmaz daha sonra.
Oğlu Sofu Kemalettin çelebi'yi şeyh'inin kızı Niyaz hatunla evlendirir ve oğlu Kemalettin Çelebi kayınpederi Mısr-i Sultan Hazretlerine halife olur.
Şeyh-i Mısri Sultan Kasımpaşa ile sık, sık gecek hamamlarına giderler, Banyo yaptıktan sonra akarsuyun kenarına, Ali Bey deresindeki Zümrüt pınarı'nın dibindeki ağaçların altına oturup sohbet ederlerdi.
Abdurrahim Mısr-i Şiirlerini söyler Kasımpaşa yazardı tasavvufla ilgili şiirlerini burada söylemiş ve kitap haline getirdiği bu esere, Vahdetname ismini vermiştir.
ABDÜRRAHİM MISR-İ' NİN BAZI ŞİİRLERİ
Lâyık olmadımsa Yarab sana ben.
Sana lâyık olanı kıl bana sen.
Çün adım Abdürrahim okur ümem.
Nola fazlından eğer rahmet umam.
Beni bu alûdelikten pâk kıl.
Pâk olanlar ayağında hâk kıl.
Her cevirden canımı azâd kıl.
Hüzn-i defet can-ı gamdan şâd kıl.
Çün harabın külli mamûr et beni.
Hil'atı fazlınla mesrur et beni.
××××××××××××××××××××××
Bezl kılsam bende bin bir ola can.
Zerresi şükranesi olmaz tamam.
Bilmezem ben benliğimi söyle kim.
Kandayım ya varmıyım ya yokmuyum.
Ol müdebbir bende yoktur Aklu hûş.
Canı kıl ışkın metinden bâde nûş.
×××××××××××××××××××××××
Mülkü Devlet Âlemi irfan durur.
Marifette daim olur saltanat.
Cehd kıl mahsulun olsun marifet.
Her gidişin seyri halince olur.
Hasılı hali kemalince olur.
×××××××××××××××××××××××
Haktan istersen inayet bulasın.
Sen gerek kenzu kanaat bulasın.
×××××××××××××××××××××××
Biricik altun alsa senden bir fakir.
Kanını içersin edersin esir.
×××××××××××××××××××××××
Ey kâmu hayrı verüben hiç alan.
Hiçe gönül verüben yolda kalan.
×××××××××××××××××××××××
Az uyuyana gerektir az yemek.
Şahs hibâb olsa dil bidâr olur.
Az uyuyan mahremi esrâr olur.
×××××××××××××××××××××××
Karnını doyurma döküp Âbu-Nâm.
Nefsi hayvan gibi semirtme hemen.
Gündüzün az ye gerçi saim olmadan.
Çok yeme çünkü beyahim olmadan.
×××××××××××××××××××××××
Kalmaz ol kim kala ve kendi gide.
Kalur ol kim dağıtır isâr ede.
Her kimin mehmanına yüzü tazedir.
Lûtfu hakkın ona bir endâzedir.
Her kim mihmanına kıla ihtiram.
Muhterem olur cihanda nigûnâm.
×××××××××××××××××××××××
Güle bak görsen yetimin yüzüne.
Hatırın hoş et kulak dur sözüne.
Key sakın namahreme uzatma el.
Her yetimin malına kastetme gel.
-----------------------------------------------
Kasımpaşa Edirne'de bir sofihane, Afyonkarahisar'da bir cami ve hamam yaptırmıştır.
Kasımpaşa'nın mezarı Afyonkarahisar'da yaptırmış olduğu Mısri camii'nin avlusundadır.
Kaynak:
1.Afyon Evliyaları ve İlim Adamları.Fikri Yazıcıoğlu. 1969. Sayfa. 59 -63.
2.Afyonkarahisar Âlimleri ve Evliyaları. Mehmet Gündoğan.2019. Sayfa. 203-205.
Yorumlar
Kalan Karakter: