BERBER (BİR KISSA)
Adamın biri saç ve sakalının bir hayli uzadığını fark edince, yıllardır gittiği berberine gider.
Biraz sohbet hoşbeş ettikten sonra sohbet koyulaşır. Berber adamın hem saçlarını keser hem de günlük spor ve dedikodulardan, hayat pahalığından, işsizlik ve işlerin iyi gitmediği piyasanın ekonomik durumundan bahseder.
Böyle karşılıklı konuşurlarken nasıl olmuşsa konu, Allah'ın varlığı meselesine gelmiş.
Berber Allah'a inanmadığını söylerken genelde sık sık tekrarlanan benzer şikayetleri sıralamaya başlamış.
Ben Allah'a filan inanmıyorum, eğer Allah gerçekten var olsaydı bu dünyanın düzeni böylesine bozuk olur muydu?
Savaşlar, işkenceler, hastalıklar, depremlerle baş edemiyoruz.
Her tarafta açlık var, sıkıntı ve eziyetler var.
Allah bunları görüyor da niye önlem almıyor? Allah var olsaydı kimse acı çekmez, herkes mutlu ve memnun bir hayat sürerdi" diye konuşur.
Adam sesini çıkarmadan, belki de gereksiz bir tartışmaya girmek istemediğinden, belki de herkesin inancının kendisine ait olduğunu düşündüğünden, cevap vermez.
Sonuçta Berber adamın saçını sakalını keser, saçlarını tarar, eline yüzüne kolonya sürer sonra müşterini uğurlar.
Adam caddeye çıktığında karşı kaldırımda yürüyen saçı sakalı uzamış birini görür.
Aklına bir şey gelir ve hemen gerisin geriye Berbere döner. "Bak şimdi aklıma ne geldi biliyor musun der" Ne geldi?" diye merakla sorar Berber. Adam sakince cevap verir. "Bu dünyada Berberler yok!" "Nasıl olur beyefendi? Ben Berber değil miyim? Yıllardan beri sizi tıraş etmiyor muyum.
Adam sakin sakin anlatmaya koyulur.
"Hayır dediğim gibi berber yok. Çünkü bu dünyada berber olsaydı, şu karşı kaldırımda yürüyen saçı sakalı birbirine karışmış adamlar olmazdı" der.
Berber bu söze uzun uzun güler.
"Bu beni hiç ilgilendirmez. Çünkü bunda benim bir suçum yok. İnsanlar saçı sakalı uzadığında bana gelmiyorlarsa ben ne yapabilirim?"
Adam yine sakin, tane tane şunları anlatır.
İşte bütün mesele burada zaten! Sen, "Berber" olarak varlığını kabul ediyorsan, Allah'ın da varlığını kabul etmelisin.
Ama bazı insanlar, O'na gitmiyorlarsa, bu sadece onların tercihidir. Eğer insanlar saçını sakalını düzeltmek için inandıkları berbere gittikleri gibi, Allah'a da gerçekten inanmış olsalardı, dünyada işkence ve zulüm; açlık ve eziyet; yoksulluk ve yolsuzluk olur muydu?
Bütün sorun güçlünün haklı olduğu bir düzen değil; haklının güçlü olduğu bir düzendeki adalet ve hakkaniyetin ölçüsü olmalıdır.
Kendi hatalarımızın sebebini Allah'a yüklemekten kaçındığımız ölçüde huzurlu oluruz, der ve orada berberine güzel bir ders vermiş olur.
Böylesi düşüncelerin, nefsani olduğunu bencillik olduğunu, gerçekleri görmeden yalnızca kendi çerçevemizden bakarak karşımızdakileri bertaraf edip yalnızca ve yalnızca kendi huzurumuz, rahatımız yerinde olsun istememizden kaynaklanmaktadır.
Rabbim bizleri enaniyetten, bencillikten, kibirden, kötü düşüncelerden koruyup gerçeğe kör olanlardan, değil gerçekleri görüp ders, alanlardan eylesin. Amin
Yorumlar
Kalan Karakter: