Acı hatıralarımız...
Acı hatıralarımız...
28 Şubat davası sonuçlandı. 28 Şubat 1997’de illegal darbe yapan asker ömür boyu hapis cezası aldı. Cunta, o kadar şiddetli, hiddetli darbe yaptı ki! öncesi yapılan 1960-1971-1980 darbelerini, demokrasiye kuş’a çeviren vesayet rejimlerini de arattı.
Cuntacılar o günün milletini beğenmiyen, milletimize demokrasiyi çok ve lüks gören bu sözde askerler, adet’a millet ile alay ettiler. İnlegal rejime müdahalelerinin, demokrasiyi raf’a kaldırmalarının hesabı sorulmayacak diye düşündüler...
İlâhi adaleti, mazlum, masum milletin ahlarını, dualarını, dileklerini unuttular. Meclisin görev vererek Başbakanlığa tayin ettiği merhum Necmettin Erbakanın, silah tehdidiyle göreve gelmesini engellediler.
Dönemin baş aktörlerinden Çevik Bir’e sorulan demokrasinin ne olduğu? niçin işletilmediği? sorusuna “Demokrasiye balans ayarı yaptık” cevabıyla adet’a milli iradeyle alay ettiler.
Müthiş bir korku ortamıyla bir kısım üst düzey işadamıyla, bürokrasiyi, yargıyı ele geçirdiler. İrtica tehlikesi sunni kurgusuyla İmam Hatib Okullarını, Kur’an Kurslarını kapatmakdan daha kötü hale getirdiler. İrtica tehlikesi kurgulu Fadime Şahin, Müslim Yıldız, Azzimendi senaryolarıyla dinine, dinayetine, devletine saygılı demokrat vatandaşları sürüm, sürüm yerlerde süründürdüler.
Hak-hukuk-demokrasi, yargı, adalet hepsinin defterini kapattılar. Konu öylesine derin, acı zulum, ızdırab dolu anlatmaya sütunlar yetmez. Onun için geçelim...
Bizde bu vesile ile 28 Şubat 1997 sonrası yaşadığımz acı ama, çok acı başımıza gelen bir olayı, acı hatıramızı anlatarak konuyu noktalamak istiyoruz.
O dönemlere Cunta rejiminin, korkusu hakim olduğu için, köşemizden başörtüsü yasağını, sunni kurgu irtica geliyor iftiralarına dokunan bir köşe yazımız dolayısıyla, işgüzar, cuntacılara yüzlü görünme ısrarlı Afyon Cumhuriyet Savcısının, hak’kımızda açtığı dönemin en güçlü kişileri geçinen, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’le, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’a yazı yoluyla hakaret suçlamasıyla, tam 2 yıl savcılıklarda, hakim huzurunda acı ve ızdırablara mahkum edildik.
Suçlama neydi: Yazımızda Ankara’daki toplantıda olmayan sözde demokrasiyi savunan, darbecileri öven panelde konuşan Yekta Güngör Özdenle, Vural Savaş hukukçu olmalarına, demokrasiyi, adaleti anlatmaları gerekirken, konuları çarpıtarak, ülkede irtica tehlikesi olduğunu, dindar geçinenlerin yönetimi ele geçirmek istediklerini, rejimin tehlikede olduğunu ve benzeri konuları en çarpıtılmış biçimde toplantıda dile getiriyorlardı.
Bizde gazetelerde okuduğumuz, ajanlarda dinlediğimiz sunni kurgu irtica tehlike konusunun o günkü toplantının gündemini oluşturan demokrasiyle, hukukla ilgili olmadığını, bu iki büyük hukukçunun konuyu yanlış değerlendirdiklerini sütunlarımızda, demokratik hak’kımız olarak en saygılı biçimde eleştirmiştik.
Vay efendim! Nasıl yazar, nasıl eleştirirmişiz? Yazımızda suç unsuru olup-olmadığı belirtecek bilirkişilerin özel seçilmesi, güncel taraflı raporları açılan davanın mahkumiyet gösteren seyri, tam 2 yıl bizi huzursuz ve rahatsız etti.
Sonra ne oldu 5-7 yıl hapisle cezalandırılmamız istenilen davadan, bizi iyi tanıyan aynı zamanda her iki isminde arkadaşı olan dostlarımızın çabalarıyla davadan vazgeçmeleri sonuçu, mahkum olmaktan güç bela kurtulmuşduk. Yaşanan 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle birlikte gelinilen sonuçlar, darbe heveslisi zavallılara diliyoruz son dersleri olur. Demokrasimiz, milli iradenin mecliste, parlamenter yapıda olduğu gerçeğine, sahib olur.
Yorumlar
Kalan Karakter: