MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İKİ ANISI!
Yazıma başlamadan önce; “bağımsızlığımızın ve Cumhuriyet’imizin temellerinin atıldığı bu kutsal topraklarda yaşayan, Kocatepe kahramanlarının torunları ve evlatları olan milletimin, Cumhuriyet bayramının 95. yılını kutlar, şahsım ve bulunduğum gazete adına sevgi/saygı sunarım.
***
Bu gün değerli Ata’mızın kendi ifadesi ve anlatımı olan iki anısını sizlerle paylaşmayı doğru buldum.
Çünkü bu bizim İstiklâl savaşımızın onurlu anılarındandır.
Alan alır, almayana da saygı duyulur.
Ama bu tür olayların da bilinmesi gerekir diye düşünüyorum.
Zira bizler, geçmiş tarihine ve Atalarına saygı duyan nesilleriz!
Hele/hele söz konusu“Türk Milleti” ise.
***
Atamızın birinci Anısı:
“Sakarya Savaşı Zaferi” sonrası aradan yıllar geçmiştir.
Dönemin ünlü ve bir o kadar da yetenekli ressamlarından biri, Mustafa Kemal’e Sakarya savaşını gösteren bir tablo hediye etmek ister.
Savaşın tüm heybet ve azametiyle işlenmeye çalışıldığı bu tabloda Ata, ön plânda yağız bir savaş hayvanına binmiş olarak tasvir edilmiştir.
Ressam, bu kompozisyon karşısında tebrik beklerken, Mustafa Kemal’in “ bu tabloyu kimseye göstermeyin” demesi üzerine şaşırıp kalır!
herkes ne söyleyeceğini bilemez halde birbirlerinin yüzüne bakarken, Mustafa Kemal şu açıklamayı yapar:
“ Savaşa katılmış olan herkes bilir ki hayvanlarımız bir deri bir kemikten ibaretti; bizim de onlardan arta kalır yanımız yoktu.
Hepimiz iskelet halindeydik. Atları da, savaşçıları da böyle güçlü kuvvetli göstermekle, Sakarya’nın değerini küçültmüş oluyorsunuz dostum.
Demiştir.
***
SEN SPORTMEN MİSİN?
Bir gece Atatürk Ada’da yat kulübünde konuşurken, yanındakilerden birinin sportmen olduğunu anlar.
Ona şu soruyu sorar:
Spor nedir?
Muhatabı, sporu herkesin bildiği gibi tarif etmeye çalışır.
Gazi paşa; “bana daha açık, bariz bir tarif bulabilir misiniz” der?
Belki en güzel cevabı bulabilmek için düşünen sportmenin ufak bir tevakkufu üzerine Gazi şu hatırasını anlatır:
Arıburnu kumandanı idim, iki tarafın ateş hatları arasında elli altmış metre mesafe vardı.
Birbirine en yakın hatlar arasında dolaşan Türk ve İngiliz keşşaflarından ikisi gecenin kara kesafeti içinde ellerindeki uzun silahları istimal edemeyecek kadar burun buruna temas etmişler.
Her iki cesur keşşaf, silahlarını atmışlar doğrudan doğruya birbirini boğazlamak için ellerini kullanmak zaruretini hissetmişler.
İngiliz keşşaf yumruklarını sıkmış, boks denilen idmanı Türk neferinin vücut ve kalbi üzerinde tatbik etmeye başlamış. Bu mahirane yumruk idmanını bilmeyen Türk neferi kalbine maddeten, vicdanına manen vurulan darbelerin tesiri altında iki elini ötekinin boğazına uzatmış, var kuvvetiyle düşmanın gırtlağını yakalamış…
Düşman neferinin boğazı iki demir pençesinin mengenesinde sıkışınca bizim nefer, boks darbelerinin iptida hafiflediğini biraz sonra zail olduğunu görmüştür.
Nefer esirini sürükleyerek benim yanıma getirdi.
Gece yarısından sonra idi. Evvela düşman neferini isticap ettim ve sordum.
Ne oldu da sen buralara kadar geldin?
Yarım yamalak Türkçesiyle, Spor dedi!
Bizimkine sordum. Nasıl oldu?
Nefer, esirin verdiği ilmi cevabı anlamamış olmaktan korkarak; Bilmiyorum dedi.
Ben birinci ilmi ve fenni söylemin değil, ikincinin cehilden ziyade edep ve terbiyesi üzerinde fazla durmadım.
İngiliz neferine dönerek; “sen sportmen misin” diye sordum?
O da yarım yamalak, “Evet çok iyi” dedi!
Bizim neferi nasıl buldun dedim?
Bilmiyor dedi.
Türk neferine döndüm: işitiyor musun, senin için bilmiyor, cahildir dedi?
Kısaca “huzurunuza getirdim efendim” cevabını verdi.
Gazi devam etti:
Ben spor nedir, diye sorulursa vereceğim cevap şudur:
Spor, vatanın, milletin âli menfaatlerine tecavüz edenleri gırtlağından yakalayıp memleket ve millet hadimlerinin huzuruna getirebilmek kabiliyeti maddiye ve maneviyesidir.
Dedi.
***
Vatanı/ milleti ve bağımsızlığı adına, kanını/canını veren, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün şehitlerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyor, Allahtan rahmet diliyorum.
Kabirleri cennet olsun.
***
Not: Bu bilgiler “Çankaya yolunda” adlı kitaptan alınmıştır.
Yorumlar
Kalan Karakter: