İkinci Mahmud zamanında yaşamış, zahiri ilimlerde kendisini yetiştirip. Şeyhülislamlık makamına kadar yükselmiştir.
Özü ve sözü doğru olan Halil Efendi doğruyu söylemekten asla çekinmezdi o derecede cesurdu ki, Sultan Mahmut'un akıl hocası meşhur Halet Efendi'nin karşısına çıkarak Osmanlı Devleti'ne yaptığı kötülükleri ve entrikaları yüzüne söyledi.
Halet Efendi ile mücadele etmek o zaman, kelle koltuğunda her zaman ölüme hazır olmak demektir. Halil Efendi'nin karısı Hatice Ziba hanım, kocası gibi cesur doğru sözlü ve eli sopalı bir kadın idi.
Hatice ziba Hanım kocası Halil Efendi ile Halet efendinin aralarının çok açık olduğunu biliyordu bir gün Beylerbeyi havuzu mesiresinde, Halet efendinin karısına rastladı Halet efendi hakkında ağzına geleni söyledi.
Bu durumdan haberdar olan Halet Efendi durumu, Sultan Mahmud'a haber vererek Halil Efendi'yi görevden azlettirdi ve karısıyla beraber Bursa'ya sürdürdü.
Halet Efendi daha sonra Halil Efendi'yi Afyon'a sürgün olarak gönderdi. Karısı Ziba Hanım, Bursa'da Kaldı.
Halet Efendi'nin emriyle zaptiyeler bir gün Bursa'ya gelip, Halil Efendi'nin evini basarak aradılar elde edilen bir torbanın içindeki bazı şeylere dayanılarak büyü yapıyor iddiasıyla mahkemeye verilip hakkında idam cezası verildi.
Hatice Ziba Hanım'ın öldürülmesine vazifelendirilen memur Hatice Ziba hanıma gelerek, Padişah emriyle seni kocan Halil Efendi'nin yanına gitmek üzere Afyon'a götüreceğim hazırlan dedi. Memurla beraber şehir dışına çıkan Hatice Ziba hanım memur tarafından öldürüldü ve avret mahalli açık olduğu halde gömülmeden öylece bırakıldı.
Karısı Hatice Ziba hanımın feci şekilde öldürüldüğünü duyan Halil Efendi çok üzüldü, daha sonra felç oldu ve çok geçmeden vefat etti. Kabri Ahteri babanın yanında idi şimdiki şeker bank civarı, sonra Hisar ardındaki Şehitliğe götürüldü.
Oraların kaldırılması ile kemikleri Asri mezarlığa nakledildi.
Her türlü fenalık yapmaya müsait olan Halet Efendi görünüşte mevlevi dervişi olmasına rağmen bu sefer Şam'daki Nakşibendi tarikatının Şeyhi bulunan Şeyh Halid Bağdadi hazretleri ile uğraşmaya başladı.
Sultan Mahmud'a gelerek Şam'da Şeyh Halit Bağdadi isminde bir adam var etrafında, Derviş adındaki bir takım kalabalığı toplamış gizliden gizliye.
Mısır valisi Mehmet Ali Paşaoğlu İbrahim Paşa'yı destekliyor dedi.
Bu sırada Kavalalı Mehmet Paşa ile Sultan Mahmut'un arası açılmış harp başlamış, Mısır orduları Osmanlı ordularını mağlup ederek Afyon ve Kütahya havalesine kadar gelmişlerdir bu durum karşısında Halet Efendi'nin sözlerine kanan Sultan Mahmud, Şeyh Halit Bağdadi Hazretlerinin öldürülmesi hakkında Şam valisine gizli emir gönderdi. Şam Valisi Şeyh Halit Bağdadi Hazretlerinin durumunda hükümet aleyhinde çalıştığına dair bir şey olmadığına dair ölüm fermanını geri çevirdi.
Halet Efendi ikinci defa Sultan Mahmud'a Halit Bağdadi Hazretleri'nin idamı hakkında ısrar etti ve ölüm fermanı tekrar Şam'a gönderildi.
Emri alan Şam Valisi Şeyh Halit Hazretlerini çok sevip hürmet ettiğinden bu duruma çok üzüldü durumu olduğu gibi Şeyh Hazretlerine bildirdi.
Şeyh Halit Bağdadi bunu, Halet Efendi yapıyor benim onunla bir gelmiş geçmişim yok.
Bir de Mevlevi dervişiyim diye geçiniyor o beni, Yok yere cezalandırmadan önce ben onu manevi bakımdan Hazreti Mevlana'ya şikayet edeyim de cezasını görsün diye cevap verir.
Halet Efendi Şeyh Halid'in idam edilmesi hususunda durmadan dinlenmeden Sultan Mahmud'u tahrik eder, kesin olarak idam edilmesini ve başının İstanbul'a gönderilmesi hususunda.
Padişah kararını verdirir bir heyeti bu işle vazifelendirerek, Şam'a gitmek üzere yola çıkartır. İki gün sonra Halet Efendi'nin bütün hilekârlıkları meydana çıkar Konya'ya Sürgün edilir ve arkasından' da öldürülmesi için.
Ferman gönderilir Halet Efendi Konya'da Mevlâna dergâhının önünde idam edilir.
"Bu durumu gören şairin biri şöyle bir beyit söyler"
Ne kendisi eyledi rahat ne halka verdi huzur.
Dünyadan göçtü gitti dayansın ehli kubur.
Böylece senelerden beri Osmanlı idarecilerini birbirine düşürüp milleti birbirine düşüren Halet Efendi cezasını bulur.
Şeyh Halid Hazretleri kendisini öldürmek için Padişah tarafından gönderilen, Cellat heyeti Şam'a girmeden biraz önce ruhunu. Hakk'a teslim eder.
Kaynak :
1-Afyon evliyaları ve ilim Adamları. Fikri Yazıcıoğlu 1969. Sayfa 52 -54.
2-İsmail Hakkı uzun çarşılı kitabeler sh: 39- 41.
3-Afyonkarahisar Âlimleri ve Evliyaları 2019 Mehmet Gündoğan. Sayfa 334- 335.