Hacım Sultan Ballı Pınar’dan abdest alıp namaz kıldıktan sonra Sandıklı'ya doğru yola çıktı. O zamanlar Sandıklı'da Hacı isimli Salih bir zât vardı. Bir gece rüyasında Peygamber Efendimizi gördü. Peygamber Efendimiz ona:" Ey Hacı! Bizim evlâdımızdan bir kişi vardır. İsmine Hacım derler. Var onunla yâren ol." buyurdu. Derviş hacı uyanıp, sabah namazını kıldıktan sonra Hacım Sultanı aramaya başladı. Yolda giderken kendi kendine;" Acep o zatı nasıl bulurum?" diye düşünürken, bir zatın zikirle meşgul olduğunu gördü. Yanında kara bir boğa vardı. Yanına gidip selâm verdi. Hacım Sultan selâmı alıp;" Hoş geldin benim vefalı yârenim Derviş Hacı." dedi. Derviş Hacı;" Ey Efendim! Size kim derler?" diye sordu. Hacım Sultan;" Hacı Derviş, anamızın verdiği isim Recep'tir. Fakat hocalarım bize Hacım ismini verdiler." dedi. Derviş Hacı bunları duyunca, hemen Hacım Sultan'ın ellerine kapandı ve yârenliğe kabul etmesi için yalvardı. Hacım Sultan bir müddet de Sandıklı'da kaldı. Bir gün Hacım Sultan'ı o beldeden kovalamak isteyenler toplanıp;" Ona söz fayda vermez. Onu dövelim. Evlerimizin yakınında onu yatırmayalım. Birkaç adamı gönderip, onu oradan kovsun" dediler. Onların bu plânı Allahu Teala’nın izni ile Hacım Sultan'a malum oldu." Kader böyle imiş. Bize burada rahat olmaz;" dedi.
Akşam yakındı. Hacım Sultan kalkıp abdest aldı. Akşam namazını kıldı. Sonra Yâsin-i Şerif, Vâkia, Enbiyâ, İhlâs, Fâtiha ve Bakara surelerini okuyup, Peygamber Efendimizin mübarek ruhu şerif-i-ne, âline, ashabına, evliyanın ruhuna sevabını bağışladı. Sonra yüz kere salavat, bin kere istiğfar getirdi. Niyet eyledi;" Burada kalmak uygun mudur?" dedi. Bir miktar uyudu. Rüyasında Peygamber Efendimizi gördü ve mübarek elini öptü. Bu esnada Peygamber Efendimiz;" Ey ciğerparem Hacım! Senin yerin burası değil. Senin yerin Susuz denilen yerdir. Allahu Teala’nın emri ile var, orada yerleş. Hem bu kavim sizi sevmedi. Sana kastederler. Benim evlâdıma kastedenler, kötülük düşünenler yarın kıyamet gününde yüzleri kara olup, benim şefaatimden mahrum olurlar." buyurdu.
Hacım Sultan uyanınca, yanında bulunan Derviş Hancı’ya;" Rüyamda peygamber efendimizi gördüm. Senin yerin susuz denilen yerdir." buyurdular. Yalnız senin yerin burasıdır. Sen burada kal. Ben oraya gideceğim." dedi. Derviş Hacı;" Aman Sultanım! Ben senden nasıl ayrılırım?" deyince, Hacım Sultan;" Hayır bu, böyle olacak. Allahu Teâla’ya emanet ol." Diyerek yola çıktı. Hacım Sultan aleyhine çalışan topluluk, onu öldürmek için geldiğinde, Hacım Sultan'ı yerinde bulamadı. Elleri boş döndüler. Sonra bunlar, Allahu Teâla’nın gazabına uğrayarak bir hastalığa yakalandı ve birçoğu öldü.
Hacım Sultan susuza vardıktan bir müddet sonra rüyasında Peygamber Efendimizi gördü. Hacım Sultan Peygamber Efendimizin elini öptü. Peygamber Efendimiz ona;" Ey ciğerparem Hacım! Senin makamın burasıdır. Burada karar eyle. Senin ömrün burada geçer. Allahu Teâla’dan razı ol. O'na tevekkül eyle;" buyurdu ve bazı nasihatlerde bulundu. Hacım Sultan uykudan uyanınca, Allahu Teâla 'ya şükretti. Hacım Sultan'ın ikâmet ettiği yerde Yörükler topluluğundan bozuk itikât sâhibi bir grup vardı. Bir gün Hacım Sultan'ın yanına gelerek;" Sen kimsin?" Nereden geldin?" diye sordular. Hacım Sultan;" Hicaz'dan gelirim." deyince;" Öyleyse buradan git. Bizim yerimizde ne ararsın?" dediler. Hacım Sultan;" Buraya Allahu Teâla’nın izni, Peygamber Efendimizin işareti, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş- ı Velî'nin duası ile geldim. Burası Bizim makamımız, yerimiz oldu." buyurdu. Onlar ısrarla gitmesini, yoksa zarar vereceklerini söylediler. Hacım Sultan oradan ayrılmayınca, zarar vermek istediler. Allahu Teâla’nın izniyle zarar veremediler. Hacım Sultan, Allahu Teâla’ya;" Bunların şerrini benim üzerimden def eyle." diye dua etti. Allahu Teâla bu kabileye bir hastalık verdi ve pek çok kimse öldü. Bunun üzerine kabilenin ileri gelenleri Hacım Sultan'dan af dilediler. Hacım Sultan da;" Allahu Teâla üzerinizdeki belâ ve musibeti def eylesin." diye dua edince, kabile hastalıktan kurtuldu.