Aslen Konyalı olup Konya Mevlevi dergâhında uzun seneler neyzen başılık yapmıştır.
Vazifesi'ne devam ederken bir gün, Afyonkarahisar'a gelip, Sultan Divani Hazretlerinin kabrini ziyaret etmek ister.
Bu sırada, Afyon'da mutasarrıf bulunan, Kara Mustafa Paşa Sultan divane Hazretleri hakkında bilgi toplamış.
Mevlevi dergâhına hizmet etmek ister. İstanbul'a Vezir olarak tayin olan, Kara Mustafa Paşa dergâhın tamiratı için ihtiyaç olan parayı verip, usta ve mimarları Afyon'a gönderir. Ustalar Afyon'a geldiği sırada büyük bir yangın çıkar. Dergâh ve civarı tamamen yanar bunu haber alan, Mustafa Paşa ikinci bir tahsisat gönderir. Dergâhın yapılmasına başlanır.
Fakat o sırada, Kara Mustafa Paşa'nın ölümüyle yerine geçen, Vezir ikinci ayrılan parayı geri ister harcanmasına müsade etmez, yarım kalan inşaatın tamamlanması bir iki kişinin yardımıyla olacak bir şey değildir.
Dolayısıyla herkesi üzüntüye sokar o sırada. Gülüm dede Afyon'a gelir dergâhın bu acıklı durumunu görünce çok üzülür o gece yatsı namazını kıldıktan sonra, dua ederek yatağına girer.
Rüyasında Sultan Divani Hazretleri kendisine hitaben merak etme, Gülüm hiç üzülme, Allah Kerimdir her işin çaresi görülür.
Ayak ucumu kaz ihtiyaç olan lüzûmlu parayı orada gömülüdür göreceksin der. Sabahleyin sevinçle uyanan Gülüm Dede sabah namazını kıldıktan sonra dergâhın tamiriyle vazifeli ustaları yanına alarak.
Sultan Divani Hazretlerinin merkadinin ayak ucuna yanındaki ustalara dönerek şurayı kazınız diye emreder.
Toprak biraz kazılınca ağzına kadar dolu altın küpü bulurlar, bu durum herkesi hayrette bırakır bulunan bu altınlarla, Dergâh yapılır artan paranın bir kısmı ile Dergâh için lüzumlu olan tarla, ev, dükkân gibi, Vakıf malları satın alınır.
Diğer kısmı da birçok fakirlere dağıtılır, böylece Sultan Divaninin merkadilinin ayak ucundan çıkan define, Osman'lı hazinesine hiç ihtiyaç göstermeden yeniden yapılır. Dergâh ve civarı tamamlandıktan sonra, Gülüm Dede ve bütün Mevlevi dervişleri, Afyonkarahisar'dan yirmi kilo metre uzaklıkta bulunan.
Gezler köyüne giderler beraberce yenilir içilir civardan gelen fakirlerin de karınları doyurulur, öğlen namazı kılındıktan sonra orada güzel bir, Mevlevi ayinî yapılır.
Neylere üfürülür kudümler, çalınır, dervişler semâ eder. Birkaç gün sonra Gülüm Dede Konya'ya gitmek üzere hazırlanır, yanındaki eşyalarını ve parasını fakirlere dağıtır.
Yola çıkacağı sırada birden hastalanır bütün çabalara ihtimama rağmen iyi olamayıp birkaç gün sonra ruhu teslim edip, vefat eder. Ve buraya defnedilir, kabri Gezler köyü'ndedir.