TDK’ya göre “ucube”, çok garip, şaşılacak kadar çirkin olan varlık ya da nesne anlamında tanımlanır. Bu kelime, çoğunlukla bir nesne ya da varlık için kullanılsa da zamanla insanlar için de kullanılmaya başlanmış, böylece incitici bir anlama bürünmüştür. Peki, gerçekten ucube diye kime denir?
Genel anlamda, biçimsiz, alışılmadık, hatta rahatsız edici bir dış görünüşe ya da davranışa sahip olan varlıklar için bu kelime kullanılmıştır. Ancak özellikle insanlar için kullanıldığında, kelime sadece fiziksel farklılıkları değil, aynı zamanda toplumsal normlardan sapmaları da hedef alır. Toplumun “normal” olarak belirlediği ölçülerin dışında kalan bireyler; örneğin fiziksel engelliler, farklı cinsel yönelimleri olanlar ya da sıra dışı davranışlar sergileyen kişiler bu tür tanımlarla haksız yere etiketlenmiştir. İşte bu noktada ucube diye kime denir sorusu, sadece bir tanım değil; etik ve insani bir sorgulamayı da beraberinde getirir.
Unutmamak gerekir ki, bir bireyin dış görünüşü, davranışı ya da yaşam biçimi, onu değersiz ya da “ucube” yapmaz. Aksine, farklılıklar insanlığın en temel zenginliğidir. Birine “ucube” demek, sadece o kişiyi küçümsemek değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılığı hiçe saymak anlamına gelir. Bu kelimeyi kullanmak, kişinin hem empati yoksunluğunu hem de hoşgörü eksikliğini yansıtır. Bu nedenle, ucube diye kime denir sorusu karşısında verilecek en doğru tepki, bu tür ifadelerin kullanılmasına karşı çıkmak ve dilimizi daha kapsayıcı hale getirmektir.
Sonuç olarak, dilin gücü büyüktür ve kelimeler insanları onurlandırabileceği gibi, derinden de yaralayabilir. Ucube gibi kelimeler, insanlara değil, belki alışılmadık ve estetik dışı bulunan nesnelere uygulanabilir. Ancak bireyleri böyle tanımlamak, asla kabul edilemez. Her birey farklıdır ve her farklılık saygıyı hak eder.
Yorumlar
Kalan Karakter: