Afyonkarahisar’da Zafer Meydanı’nda gerçekleşen mitinge çok sayıda eğitim çalışanı katıldı. Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Muhtar Demirci “Promosyon güncellemesi istemek en doğal hakkımızdır.” diyerek eğitim camiasındaki sorunlara dikkat çekti.
“PROMOSYONLAR GÜNCELLENSİN”
Muhtar Demirci: “Afyon Merkez ve Merkeze bağlı Kasaba ve köy okullarında çalışanların Promosyon Anlaşması Şubat 2022 itibariyle yenilenmişti. Türk Eğitim Sen olarak konuyu kamuoyunun gündeminde tutmuş, eğitim çalışanlarımızın yüksek promosyon alması için mücadele etmiştik. Milli Eğitim’in değil de bankaların müdürü gibi davranan il milli eğitim müdürlüğü ve konuyu “oldubitti”ye getirmeye çalışan sarı sendikanın tavrına rağmen elimizden geleni yapmıştık. Geçtiğimiz yıllarda promosyon meselesine kimse el atmamıştı ve 3 kuruşa anlaşmalar yapılmıştı. Biz Aralık 2021 de sürecin başlamasıyla artık yeter meydan boş değil dedik. Müdahil olduk. Eğitim çalışanının tarafı olarak daha fazla kazanım için uğraştık. Kötü mü yaptık? Geçen sekiz ayda diğer illerden öğrendiğimiz rakamlar İl Milli Eğitim Müdürlüğünün imzaladığı promosyon ücretinin kat kat üzerindedir, enflasyona bağlı olarak öngörülemeyen artışlar oldu, ayrıca bu yıl Afyon’a gelen öğretmen sayısı giden de fazladır. Bankaların yüzde 500 kar ettiği ortamda promosyon güncellemesi istemek en doğal hakkımızdır. Bu konuyu buradan tekrar gür bir sesle söylüyoruz. Promosyonlar güncellensin.” dedi.
“MEMUR MAAŞLARINDA İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ARTIŞ YAPILMALI”
Demirci: “Geçim her geçen gün zorlaşmakta, artan masraflar memurun belini bükmektedir. Temmuz ayında verilen artış şimdiden pul olmuş, memur bütçesi eksiye düşmüş, delik deşik olmuştur. Memurun geçim sıkıntısı yaşaması demek çarşı, pazar esnafının da, üreticinin de sıkıntı yaşaması demektir. Memurun geçim sıkıntısı yaşaması demek, daralan iç piyasa, azalan katma değer, kapanan iş yeri ve artan işsizlik demektir. Memur maaşlarında insanca yaşamaya yetecek, Türk Devletinin Memurunun şerefine yakışır bir artış yapılmalıdır, hem de acilen yapılmalıdır. Geçinemiyoruz, yarı aç yarı tok yaşayıp hayatı idame noktasına geldik. Başka şehirlerde çocuklarımızı üniversitede okutamaz noktaya geldik. Ek zam yanında, enflasyon farkı aylık olarak maaşlara yansıtılmalı, vergi dilimi düzenlemesi yapılmalıdır. TV’lerde yayınlanan maaşlar ocak ayında alınıyor daha sonra vergi dilimi nedeniyle maaşlar çok aşağıya düşüyor. Yoksulluk sınırının 22-23 Bin –Açlık sınırının 7-8 bin Lira olduğu bir dönemde 9-10 bin lira maaşla eğitim çalışanları nasıl geçinsin? Bizi yoksulunda yoksulu yapıp açlık sınırına getirdiniz. Bunun da baş sorumlusu her toplu sözleşmede kamu çalışanını topluca satan sözde Yetkili Sendikadır(!). İnsan onuruna yakışır bir yaşam için emeğimizin karşılığı olarak ek zam talep ediyoruz.” dedi.
“SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERE KADRO İSTİYORUZ”
Demirci: “En önemli sorunlarımızdan birisi de sözleşmeli eğitim çalışanı sorunudur. Sözleşmeli arkadaşlarımız eşlerinden ayrı, çocuklarından ayrı yaşamakta ve ekonomik olarak ta büyük sıkıntılar yaşamaktan bunalmış durumdadır. Kendisi ikiz çocuklarıyla Afyon Sinanpaşa’da, eşi Ağrı Patnos’ta çalışan arkadaşımız burada birçok sıkıntıyla uğraşıp, aile bütünlüğünden yoksun yaşamakta, çocuklar baba, anne sevgisinden yoksun yaşamaktadır. Aile bütünlüğü anayasal bir haktır, bu haktan kimse yoksun bırakılmamalıdır. Acilen sözleşmelilere kadro verilmesini talep ediyoruz. Diyoruz ki: Sözleşmeli Kölelik Bitirilsin! Ücretli öğretmenlik ucubesinden vazgeçilmeli, sözleşmeli öğretmenlerimiz derhal kadroya alınmalı, ücretli öğretmene ihtiyaç duyulmayacak şekilde kadro tahsisi yapılmalıdır. Bir meslek düşünün ki; aynı işi yapan, aynı sorumluluklara sahip ama birbirinden farklı ücretler kazanan, birbirinden farklı özlük haklara, farklı istihdam şekillerine sahip çalışanlardan oluşsun. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu konuda sözleşmelilik bitsin aileler birleşsin, çocuklar anne babasına kavuşsun diyoruz.” dedi.
“BU KANUN MESLEK KANUNU OLARAK ADLANDIRILAMAZ”
Demirci: “Özellikle son bir yıldır kamuoyunu meşgul eden Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenliği bir kariyer mesleği haline getirmekten son derece uzaktır. Türk Eğitim – Sen olarak sürecin en başından beri sürdürdüğümüz yapıcı tavrımızla Milli Eğitim Bakanlığına gerekli uyarı ve önerilerde bulunduk. Buna rağmen anlaşılmaz bir ısrarla kanun bu şekliyle kabul edildi. Bu şekliyle uygulanması durumunda, öğretmenlere karşı değişecek veli tutumundan, kurumlardaki iş barışını bozmaya kadar pek çok sıkıntıyı beraberinde getireceği aşikardır. Sadece maaşta cüzi bir iyileştirmeyi içeren bu kanun meslek kanunu olarak adlandırılamaz. Yapılacak sınav olsa olsa “Öğretmen Bursluluk Sınavı” olur.” sözleriyle konuşmasını noktaladı. >>TÜRKELİ
Yorumlar
Kalan Karakter: