Kıskançlığın Temelinde Ne Yatar?
Kıskançlık, yüzeyde bir ilişki draması gibi görünse de, özünde insan ruhunun en derin ve karmaşık katmanlarından beslenen bir duygusal tepkidir.
Yayınlanma :
21.11.2025 09:29
Güncelleme :
21.11.2025 09:29
Temelinde yatan ana dinamikler; benlik algısı, güvensizlik ve kaybetme korkusu üçgeninde şekillenir. Kıskançlık bir "gölge duygudur"; yani, dışarıdaki bir durumla tetiklenir ancak asıl kaynağı, kişinin kendi içindeki eksiklik algısı ve karşılanmamış ihtiyaçlarıdır.
1. Düşük Benlik Saygısı ve Yetersizlik Hissi
Kıskançlığın belki de en güçlü besleyicisi, düşük benlik saygısıdır. Kişi, kendini yeterince değerli, çekici veya önemli görmediğinde, partnerinin ya da başkasının onu terk etmesinin kaçınılmaz olduğuna dair içsel bir inanç geliştirir.
Özgün Köken: "Ben yeterli değilim, o benden daha iyi/güzel/başarılı birini bulabilir." Bu düşünce, kişinin kendi değerini sürekli olarak dışarıdaki bir referans noktasına (partnerin ilgisine, başkasının başarısına) bağlamasından doğar.
2. Terk Edilme ve Kaybetme Korkusu
Kıskançlık, modern psikolojide genellikle kaybetme korkusunun bir tezahürü olarak görülür. Bu korku, kişinin çocukluk dönemindeki bağlanma figürleriyle (genellikle ebeveynlerle) kurduğu ilişkilerde deneyimlediği güvensizliklere dayanabilir. İlişkideki partner, birincil güven kaynağı haline geldiğinde, onu kaybetme ihtimali varoluşsal bir tehdit olarak algılanır.
Özgün Köken: Kıskançlık, ilişkinin "bana ait" olan kısmını koruma içgüdüsüdür. Bu, bir nesneye sahip olma arzusundan çok, güvenlik ve aidiyet duygusunu sürdürme çabasıdır.
3. İlişkisel Güvensizlik ve Kontrol İhtiyacı
Kişi, kendine güvenmediği gibi ilişkiye de güvenmediği zaman, durumu kontrol etme ihtiyacı doğar. Kıskançlık, partnerin hareketlerini, sosyal çevresini ve hatta düşüncelerini kontrol etme girişimi olarak yüzeye çıkar.
Özgün Köken: Kontrol, kişinin kendi içindeki belirsizliğe karşı geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. "Eğer onu kontrol edebilirsem, beni bırakmayacağından emin olabilirim," yanılsaması, kıskançlığı bir davranış biçimi olarak pekiştirir.
İçsel Bir Projeksiyon
Özetle, kıskançlık; sadece üçüncü bir kişiye duyulan nefret veya partnerin sadakatsizliğinden duyulan endişe değildir. Kıskançlık, kişinin kendi içindeki değersizlik duygusunu ve terk edilme yaralarını dış dünyaya, yani partnerine ve rakip olarak gördüğü kişiye yansıtmasıdır (projeksiyon). Bu nedenle kıskançlıkla mücadele etmek, başkasını değiştirmeye çalışmaktan ziyade, kişinin kendi içsel dünyasını onarmasıyla başlar.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: