Feyyaz Yiğit Nasıl Meşhur Oldu?

Sanatla küçüklükten beri ilgilenen Yiğit, grafik tasarım eğitiminin yanı sıra yazarlık, müzisyenlik ve oyunculuk da yapıyor. 

İlk Çıkışı: Reklam Ajansları ve “Disko Kralı”

Üniversite mezuniyetinin ardından reklam ajansında çalışmaya başlayan Feyyaz Yiğit, bu dönemde Okan Bayülgen ile tanıştı. 
Bayülgen’in “Disko Kralı” programında içerik hazırlama ekibine katıldı, kısa süre sonra programın müzik grubunda gitar çalmaya başladı. 
Bu program, yaratıcılığını ve mizahi yönünü sergilemesi için bir platform sağladı ve kariyerinin dönüm noktalarından biri oldu.

Yazarlık ve Kitaplarıyla Öne Çıkması

Feyyaz Yiğit, sadece ekranlarda değil kitap dünyasında da varlık göstermeye başladı. “Olduğu Kadar”, “Aptal” ve “8-9 Senedir Kendimi İyi Hissetmiyorum” gibi eserleriyle edebiyat dünyasında dikkat çekti. 
Bu yazarlık kariyeri, onu daha geniş bir entelektüel kitleyle buluşturdu ve mizah anlayışına derinlik kazandırdı.

Sinema ve Senaristlik: “Ölümlü Dünya” ve “Cinayet Süsü”

Feyyaz Yiğit, senarist olarak Ali Atay ve Aziz Kedi ile birlikte “Ölümlü Dünya” filmine imza attı. 
Aynı zamanda bu filmde “Serbest” karakterini oynadı ve bu rol ile 23. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Komedi) ödülünü kazandı. 
“Cinayet Süsü” filminde de senarist ve oyuncu olarak yer aldı.

Dijital Platformda Patlama: “Gibi” Dizisi

Feyyaz Yiğit’in en büyük çıkışlarından biri, Exxen platformunda yayınlanan “Gibi” dizisidir. 
Dizide “Yılmaz” karakterini canlandırıyor ve hem senarist hem yapımcı olarak projede yer alıyor. 
“Gibi”, özgün mizah tarzı, gerçek hayattan esinlenen hikâyeleri ve karakterlerle geniş bir kitleye ulaştı; böylece Feyyaz Yiğit sosyal medya ve dijital yayın dünyasında tanınan bir figüre dönüştü.

Mizahı “Düşündürürken Güldürmek”: Sanatçının Felsefesi

Kariyer boyunca Feyyaz Yiğit, mizahı sadece eğlence amaçlı kullanmadı. Onun tarzı, genellikle toplumsal gözlemler, içsel monologlar ve sıradan insanların günlük yaşantılarından ilham alıyor. 
NTV ile yaptığı bir röportajda, “Seyirci anlamadı diye bir şey yok, sen anlatamamışsındır” diyerek anlatım ve izleyici algısı arasındaki bağı vurguladı. 
Bu yaklaşım, hem entelektüel izleyiciler hem de komedi severler için çekici bir yön haline geldi.